Soruşturmayı yürüten TMK'nin 10. maddesiyle görevli Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, Özal'ın ölümüne ilişkin, Ergenekon davası sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz hakkında hazırlanarak, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Ersöz, TCK'nin, ''Cumhurbaşkanına suikasta'' ilişkin 156. maddesi kapsamında suçlandı.
Maddede, ''Reisicumhur hakkında suikastta bulunanlarla buna teşebbüs edenler fiilleri teşebbüsü tam derecesinde ise ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasıyla, nakıs ise müebbet ağır hapis ile cezalandırılır'' ifadesi yer alıyor.
Suç tarihinin ''17 Nisan 1993'' olarak yer aldığı iddianamede, Özal'ın eşi Semra Özal ile oğlu Ahmet Özal ''müşteki'' gösterildi.
Ersöz'ün şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılan talimatta ise "Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde rahatsızlanarak vefat etmesi sürecindeki olaylar ve temel konularda ifadeler arasındaki çelişkiler gözetildiğinde, merhum Cumhurbaşkanı'nın organize bir şekilde işlenen cinayete kurban gittiği yönünde kuvvetli şüpheler bulunmaktadır." görüşleri yer alıyor.
Soruşturmayı yürüten savcılık, aralarında Özal'ın eşi Semra Özal ve oğlu Ahmet Özal ile hastaneye kaldırıldığında müdahale eden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin ''tanık'' sıfatıyla ifadesine başvurdu.
Levent Ersöz'ün "şüpheli" sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazan savcılık, "Özal'ın ölümüne karıştığına" ilişkin iddiaları sordu. Soruşturma kapsamında, mezarı açılan Özal'ın naaşı, Adli Tıp Kurumunca incelendi. Adli Tıp Kurumunun hazırladığı raporda, "ölüm olayının meydana gelişi ile ilgili anlatımlar öncelikle ani kardiyak bir ölümü düşündürmekteyse de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarda, vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgular ile kesim ölüm sebebinin tespit edilemediği oy birliğiyle mütalaa edildi'' ifadesi yer aldı.
Raporda, "otopsi örneklerinde saptanan ağır metal (kadmiyum dahil) düzeylerinin Türkiye'de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği, bu nedenle ağır metal (kadmiyum dahil) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı" da belirtildi.
Ahmet Özal'ın, savcılığa teslim ettiği babasının saç örneklerinin ise İstanbul Adli Tıp Kurumundaki incelemesi sürüyor.