Anadolu'dan zorunlu olarak göç eden Hıristiyan ve Yahudilere, "Ülkenize dönün" çağrısında bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Moskova'daki temaslarının son gününde üç gazetenin Ankara Temsilcisi ile bir araya gelerek çarpıcı şu açıklamaları yaptı:
SÜRECİN NİTELİĞİ: Kanın durması, silahlı unsurların Türkiye topraklarının dışına çıkarılması hedefini gözetmek lazım. CHP, MHP, BDP, Kandil bir şey söyler. Ama sonuçta proje, devlet projesidir. Burada devletin veya milletin niteliği üzerinden bir pazarlık yürütülmüyor.
GÖRÜŞMELERİN SINIRI: Türkiye'de neyin yapılıp yapılmayacağının sınırları belli. Sınırları da halk çiziyor. Burada milletin çizdiği sınırların dışına çıkan bir şey yok.
MİLİ SÜREÇ: Süreç tamamen milli ve yerli. Bütün partilerin katkısı kıymetli. Eleştiri ve kaygıları dikkate alırız. Ama sürecin omurgasını sakatlayacak işlere girişmek bölgedeki dış oyun kurucularla yan yana gelmek gibi bir şey taşır, herkesin dikkat etmesi gerekir.
NEVRUZ'UN ÖNEMİ: Türkiye'nin bu Nevruz'u şiddetten arınmış, şiddeti tamamen dışlayan noktaya gelinmiş olarak geçirmesini temenni ediyorum. Bunun, Kürtleri bir takım dış oyuncuların lejyoneri haline getirmek isteyenlere de mesajı olacaktır.
ANAYASA VE TÜRKLÜK: Bu tartışmayı öne sürenlerin Türkiye'deki milletin algılanmasıyla ilgili yaşadıkları sıkıntının dışa vurumu söz konusu. Deseniz ki 'Sen Türklükten ne anlıyorsun? Kürdüm, Çerkezim diyen insanlara karşı nasıl bir gelecek tasavvurun, millet algın var?' Orada geçmişi sürdürmek veya makyajlamak dışında herhangi bir öneri yok.
YENİ ÇATI: Türkler ve Kürtler kendi mahşeri vicdanlarında tek millet olduklarının farkında. Tartışma, siyasal Türkçülükle siyasal Kürtçülük arasında. Biz bütün kimliklere, Anadolu'daki tarihsel mirası koruyan bir perspektifle yaklaştıktan sonra, 'Şu şu vasıfları yerine getirenler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır' denir, anayasa meseleyi bağlar. Yeni çatı 19. yüzyıl ulus devletinden 21. yüzyılın ülke devlet modeline geçişle kurulacak. Dışarıdan ad koymaya gerek yok. Millet kendi adını koyar. 1920'lerde burada yaşayanlara Türkiye ahalisi deniyordu. Türkü, Kürdü, tüm kültürel tarihsel mirasları kapsıyordu. Şimdi milletin tkendi tanımını kendisinin ürettiği bir süreç yaşıyoruz.
EL MUHABERAT ARŞİVİ: Ergenekon tartışmalarında, devlet içindeki çetelerin PKK ile nasıl içli dışlı olduğunu gördük. Şu anda El Muhaberat'ın arşivi önünüzde olsa. Acaba Öcalan Şam'da iken kim geldi gitti. Birileri eğer örgüte, AK Parti'ye karşı lazım olur, silahlı unsurlarını çıkarma' diyorsa ve bunlar güvenlik bürokratı sıfatı taşıyorsa daha ne tür işler yapılmıştır merak ediyorum doğrusu.
İMRALI TUTANAKLARI: (Öcalan'ın Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı demesi, anayasa yapımında zorluk oluşturmayacak mı?) Öcalan bir kavramı kullandı diye bunu kullanmama durumu reaksiyon üzerinden kendisine kimlik üretme tezini teyit eder.
ÖZERKLİK ELEŞTİRİSİ: Türkiye'de demokrasinin eksikliği özerklik değil. Özerklik yoluyla elde edilecek bir kazanım da yok. Türkiye'de uygulanmış ilk özerklik OHAL rejimidir. Bugün radikal biçimde siyasal Kürtçü söylemler adeta OHAL'in simetrisi şeklinde önümüze geliyor.
KÜRT KİMLİĞİ VE YOL AYRIMI
Kürt kimliği tarih içinde kaybettiklerini geri kazanıyor. Türkiye, Kürt kimliğinin demokratik kazanımlarını güçlendiren, demokratikleşme perspektifi içine yerleştiren bir tutum alıyor. Dış oyuncular ise Kürtlerin siyasallaşmasını silahlı gruplar üzerinden büyük oyunların nesnesi haline getirmeye çalışıyor.