TBMM İdare Amiri ve BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, ''Bu bombalar Ankara'nın göbeğinde, Parlamento'nun yanı başında patlıyorsa, bu bir mesajdır'' dedi.
Sakık, düzenlediği basın toplantısında TBMM Genel Kurulu'nda dün akşam yaşanan tartışmada sözlerinin farklı noktalara çekildiğini belirterek, her türlü ırkçılığa, ayrımcılığa, asimilasyona, baskıya ve zulme maruz kalmış bir halkın temsilcileri olarak asla ırkçı ve milliyetçi tutum içinde olmadıklarını söyledi.
Her türlü ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı olduklarını ifade eden Sakık, halkların eşitliğine ve kardeşliğine inandıklarını dile getirdi. Türkiye'de yaşayan bütün halklara etnik, dinsel, dilsel bütün farklılıklara kardeşçe yaşlaşan, onların eşitlik hukukunu savunan, barış içerisinde bir arada yaşama iradesini ortaya koyan siyasi hareket olduklarını anlatan Sakık, şunları söyledi:
''Türkiye'de bütün farklı etnik kimlikler başımızın, gözümüzün üstendedir. Bizim sorunumuz halklarla değil, tekçiliği dayatan, farklılıkları yok sayan sistemledir. Bu tekçi, katı ulusçu sistem Türkiye'de asimilasyon uyguladı, halkları birbirine kırdırmaya çalıştı, katliamlar yaptı, insanların dilini, kimliğini, kültürünü reddetti, aşağıladı. Bu tekçi sistem, bugün aynı şekilde farklılıkları tek tipleştirmeye çalışmaktadır. Bizim itirazımız, bu sisteme ve bu sistemi şu veya bu biçimde savunan ırkçılara karşıdır. Tekçi ulus anlayışının halklara nasıl acılar yaşattığının en somut örneği Balkanlardır. Balkan halkının yaşadığı büyük acıları biz çok iyi biliriz. Çünkü Kürt halkı olarak biz de aynı trajediyi yaşadık. O yüzden halklarımıza acılar yaşan milliyetçiliğin her türlüsüne karşı çıktık, çıkmaya devam edeceğiz.''
Sakık, Genel Kurul'daki sözlerinin halklara trajedi yaşatan katı, tekçi, ırkçı, milliyetçi ulus devlet yapısını savunan zihniyetlere yönelik olduğunu belirterek, Balkan, Kafkas halklarına yönelik bir kastının olamayacağını vurguladı. Sakık, ''Türkler, Kürtler, Araplar, Aleviler, Çerkezler, Lazlar, Rumlar, Süryaniler, Ezidiler, Romanlar, Balkan ve Kafkas halkları hep birlikte bu ülkenin renklerini, çoğulcu kültürel yapısını oluşturmaktadır. Bizim grubumuz da bütün renkleri, halkları yansıtıyor. Bu topraklar hepimizin ortak anayurdudur. 75 milyon insan bu toprağın sahibidir'' dedi.
''BİLGİ SAHİBİ DEĞİLİZ''
Sakık, ''İmralı süreciyle ilgili ikinci görüşmede adınız geçiyor. Ne zaman gideceksiniz?'' sorusuna, medyada çıkan haberlerin kendi dışında olduğunu, konuyla ilgili bilgi sahibi olmadıklarını söyledi. Kurum olarak bu işin içinde olmak istediklerini ifade eden Sakık, şöyle konuştu:
''Eğer bu iş kurumsal olarak sürdürülecekse kurumun yetkili birimleri söz ve karar sahibi olacaktır. Bizim açımızdan şu ya da bu ismin gitmesi çok önemli değildir. Önemli olan süreci birlikte daha çok pekiştirmek, katkı sunmaktır. Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Hemen yanı başımızda bombalar patlıyor, Paris'teki olayları gördük. Türkiye'nin iç barışına ilişkin ciddi duruş sergilediğinde nasıl böyle sıkıntılı anlar yaşadığımızı hep birlikte görüyoruz. Hepimize önemli sorumluluklar ve görevler düşüyor. BDP olarak sürecin içinde kurumsal olarak görev almak istiyoruz. Başbakan ile dayısının vefatından sonra telefon görüşmemiz olmuştu. Bunu farklı şekilde yansıtmışlar. Kaynak biz değiliz, burada bilgi kirliliği var.''
Sakık, bir soru üzerine konuyla ilgili olarak Adalet Bakanlığı'ndan kendilerine gelen bilgi olmadığını belirtti.
''BDP, KURUMSAL OLARAK İŞİN İÇİNDE OLMALI''
BDP olarak bir siyasi hareketin temsilcileri olduklarını kaydederek, sürecin devam etmesi gerektiğini söyleyenlerin, kendilerini sürece dahil etmek istemediklerini, gelinen noktanın yanlış olduğunu ve sürece dahil olmaları konusunda bir görüş birliği oluştuğunu anlattı.
''Böyle bir görüş birliği varsa ve BDP sürece katkı sunacaksa, BDP kurumsal olarak bunun içinde olmalı'' diyen Sakık, bunların medya üzerinden tartışılmaması gerektiğine, aksi halde sürece katkısı olmayacağını savundu. Bir soru üzerine, ABD Büyükelçiliği önünde patlayan bomba konusunda hiçbir bilgi sahibi olmadığını dile getiren Sakık, şunları söyledi:
''Tam barış görüşmelerinin başladığı süreçte Paris'te 3 kadın katlediliyor, arkasından bugün burada bombalar patlıyorsa, Türkiye üzerinden çok ciddi hesaplaşmaların yaşandığı süreçten geçtiğimizi görmemiz gerekiyor. Ortadoğu'da bu bombaların patlaması, Paris'teki katliamlar bile bize bir şey emrediyor; bir an önce bizim Ortadoğu'da iç barışımızı sağlayarak Türkiye'de Kürtlerle barışı sağlayıp, Ortadoğu'daki Kürtler ile müttefik, dostça ilişki içinde olmalıyız. Çünkü Ortadoğu'nun nasıl yeniden dizayn edilmek istendiğini biliyoruz. Türkiye'ye bu noktada önemli sorumluluklar düşüyor. Bu bombalar bile bizim barış sürecinin bir an önce hayata geçirmemizi emrediyor. Bu bombalar eğer Ankara'nın göbeğinde, Parlamento'nun yanı başında patlıyorsa, bu bir mesajdır. Ortadoğu ile ilgili önemli mesajlardır. Görüşmeler bin an önce başlamalı, sürece yayılmamalı. 3 haftayı aşan süredir İmralı ile diyaloglar sürdürülmüyor. Her gün bir kayıptır, çatışmaya davetiye çıkarmaktır. Görüşme ve müzakereler, sürecin bir an önce silahsızlanmaya, çatışma ortamını askıya almaya katkı sunar.''