Gizli Tanık Deniz ifadelerinde özetle; Doğu PERİNÇEK' in 1986–1987 yıllarında Bekaa Vadisinde bulunan Helve kampına geldiğinde Abdullah ÖCALAN tarafından bizzat ve askeri törenle karşılandığını, 10 gün kadar kaldığı kampta kendisine bir oda tahsis edildiğini, Abdullah ÖCALAN' ın hiçbir misafiri ile bir defadan fazla yemek yemediği halde bütün yemeklerde Doğu PERİNÇEK ile birlikte olduğunu, Abdullah ÖCALAN' ın kendisi ile görüşenlerin arkasından ajan, işbirlikçi, benden yararlanmaya geldi şeklinde sözler söylediği halde Doğu PERİNÇEK hakkında övücü sözler söylediğini, Doğu PERİNÇEK' in Abdullah ÖCALAN' la görüşmesini yayınlamasının o dönemde varlığı yokluğu hissedilmeyen Abdullah ÖCALAN ve PKK örgütünün Türkiye siyasetinde gündeme gelmesini ve örgütün taban bulmasını sağladığını, örgütün 15 Ağustos 1984 olayları ile adını duyurmuş ise de daha sonra yapılan operasyonlarla ağır darbeler aldığını, o dönemde siyasi olarak da sıkışmış durumda olan örgüt için yayınlanan bu röportajın adeta bir can simidi haline geldiğini, bu röportajın yayınlanması ile Doğu PERİNÇEK' in adeta örgütün ikinci lideri konumuna geldiğini, 1990'lı yılların başlarından itibaren PKK - Hizbullah çatışması olduğunu, hatta bundan dolayı PKK'nın şehirlerde barınamaz hale geldiğini, Hizbullah'ın yapmış olduğu eylemlerin çok sayıda ve profesyonelce olduğunu, o dönemde kendisinin örgüt içerisinde aktif olarak faaliyet yürüttüğünü, yurtdışında bulunan birçok örgüt kampını gezdiğini ve yerlerini bildiğini, Türkiye'de faaliyet yürüten örgütlerin de yurtdışında eğitim aldıkları kamplar bulunduğunu, Hizbullah örgütü mensuplarını bu kamplarda hiç görmediğini, eğitimsiz örgüt mensuplarının yukarıda bahsettiği tarzda eylem yapmalarının mümkün olmadığını, 1993 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK militanlarına karşı Diyarbakır kırsalında büyük çaplı bir operasyon başlattığını, kendisinin de o bölgede PKK militanı olduğunu, bu operasyonlarda PKK militanlarının imha sürecinde olduğu anda Türk askerlerinin telsiz konuşmalarında geri çekiliyoruz, paşa vuruldu sözlerini duyduğunu, paşanın örgüt mensupları tarafından vurulup vurulmadığı konusunda o bölgede bulunan PKK militanları ile görüşmeler yaptığını, Lice'de PKK'nın büyük bir baskını olduğu söylenerek paşanın Lice'ye gelmesinin sağlanıp helikopterden iner inmez bir asker tarafından vurulduğunu, vuran askerin de başka bir asker tarafından vurularak ikisinin birlikte helikopter ile Diyarbakır'a getirildiğini öğrendiğini, bu olayı PKK'nın yapmadığını en üst düzey örgüt mensuplarından bizzat öğrendiğini, Aydın BAHTİYAR isimli paşanın ne amaçla ve kim tarafından öldürüldüğünü bilmediğini, örgütün en önemli birimlerinin bu kadar sıkıştırıldığı ve hatta örgütün en üst düzey mensuplarından bazılarının da imha edilmesi aşamasına gelindiği bir esnada böyle bir hadise olmasının karanlık bir nokta olarak kaldığını, söylemiştir.