Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye sınırında Türkiye'ye kaçanlara ateş açılmasına "burada çok açık net bir sınır ihlali oluşmuştur. Bu sınır ihlaline yönelik olarak da son değerlendirmelerimizi yapacağız" dedi. "Başka ülkeler uluslararası siyasette, hukukta ne yaptıysalar tabii ki Türkiye de sonunda onu yapacaktır" diyen Erdoğan, "Bu tampon bölge anlamına mı geliyor" sorusuna, şu yanıtı verdi: "En isabetli olan neyse en uygun olanı neyse oraya gitmektir. Ama bizi buna zorlarsa Suriye rejimi zorlar. Zorlamaması için de atılması gereken adımı orasının atması gerekir." Erdoğan, resmi temaslar çerçevesinde bulunduğu Çin'de şu açıklamaları yaptı:
AÇIK SINIR İHLALİ
Burada (Kilis'te) çok açık net bir sınır ihlali artık oluşmuştur, bu da ortadadır. Bu sınır ihlaline yönelik olarak da son değerlendirmelerimizi yapacağız. Gerek şahsımın, gerek dışişleri bakanımın yoğun şekilde çevre ülkelerle diplomasimiz de devam ediyor. Ondan sonra da atılması gereken adımları tabii ki atacağız.
Bir sınır ihlalinin olması halinde Türkiye ne yapmalı? Şimdi başka ülkeler uluslararası siyasette, hukukta ne yaptıysalar tabii ki Türkiye de sonunda onu yapacaktır. Bu bize uluslararası hukukun da tanıdığı haktır.
(Bu tampon bölge ilanı mı?) Şudur, budur kesin bir şey söyleyemem. Dedik ya masaya yatıracağız. En isabetli olan neyse en uygun olanı neyse oradan farklı olanına gitme gibi bir adımımız olacaktır. Farklıdan kastım da düşünmek istemediğimizdir. Oraya gitmektir. Ama bizi buna zorlarsa Suriye rejimi zorlar. Zorlamaması için de atılması gereken adımı orasının atması gerekir.
Biz şu ana kadar yaklaşık 25 bin insanı geçici sığınmacı olarak kabul ettik. Bu rakam nereye kadar gidecek, 100 bin mi olacak daha fazla mı olur? Bu insanlar ölümden kaçıyorlar. Siz bu insanlara kapılarınızı kapayamazsınız. Kapadığınız zaman o insanları gayrı insani olarak adeta tost edersiniz. Biz bunları kabul ediyoruz ve bu kaçan insanları bile arkadan vuruyorlar. Çocuk kadın bakmıyorlar, acımasızca yapıyorlar.
Şartları görüyorsunuz. 25 bin insan ülkeme sığındı, maliyeti 150 milyon doları buldu. Türkiye'ye kurtarıcı gözüyle bakıyorlar.
Bazıları bu insanları terörist olarak niteliyor. Bu insanları gidip gördüğünüz zaman bunun saf samimi Suriye halkı olduğunu görüyorsunuz zaten.
(Suriyelilere insani yardım) BM Güvenlik Konseyi yeni bir paketi devreye sokmalı diye düşünürüm. Bunun için de gerekli görüşmeler yapılacak. BM'nin bu işe müdahalesini isteyeceğiz, çünkü burada asli görev birinci derecede onun. BM Güvenlik Konseyi'nde artık eski desteği Suriye'nin bulacağı kanaatinde değilim. Burada çok büyük bir zulmün olduğu açık, net ortada.
(Uluslararası baskı sonuç vermezse sıcak müdahale olur mu?) Niye şeytanın avukatlığına soyunuyorsun ya. Bu konuyla ilgili olarak BM'nin böyle bir kararı almasının neticeleri geçmişte görünmüştür. Oradan bakarak değerlendirirsek daha isabetli olur.
(Annan planı başlamadan bitti mi?) Başından itibaren Kofi Annan'ın bu yaklaşım tarzı yani 6'nın onaylanması olayında "inşallah" dedik ama inşallahımız tutmadı. Tutmadığını görüyorduk. Ama bunu Annan'a söylediğimiz halde çok umutluydu ve tutmadığı da ortaya çıktı. Bundan sonraki sürece yönelik ben yine pek bir şey olacağına ihtimal vermiyorum. Bir yerden çekse öbür yere tankını topunu götüren bir zihniyet, anlayış bu.
(Türkiye bir yerlere zorlanıyor gibi bir kaygı taşıyor musunuz?) Bunu yani taşınıyor şeklinde mi değerlendirelim yoksa sınırımızda olan olay sebebiyle bize düşen insani bir görevin yerine getirilmesi olarak mı değerlendirelim. Bazen öyle şeyler olur ki planda yoktur, hesapta yoktur ama bu sizin başınıza kalabilir. Bunu elinizde bulabilirsiniz. Yani Suriye'de bu olayı ben böyle görmek istiyorum.
(Yerel seçimlerin kış şartları nedeniyle erkene alınacağı iddiası) Bu tür spekülasyonlara hiç kulak asmayın. Cumhurbaşkanlığı seçimini halka götürmeye yönelik o zaman ki bir sanal parti sebebiyleydi ama orda oyuna geldik. Bundan dolayı 5 yılı 4 yıla çekmek gibi bir şey oldu. Ben şimdi çok pişmanım keşke 5 yıl 5 yıl olarak kalmış olsaydı. Çünkü 4 yıl süratla akıyor. 3 yılı hizmet, 1 yılı seçim.