Şam yönetimine karşı, sert yaptırım kararlarına imza atan Türkiye, Arap Ligi'nden sonra, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İcra Komitesi'nde de istediği sonucu aldı. Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde önceki gün yapılan İİT toplantısına katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim arasında ilginç diyaloglar geçti. Davutoğlu'nun, 9 Ağustos'ta Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la yaptığı görüşmeden 113 gün sonra iki ülkenin yetkilileri ilk kez ortak platformda karşı karşıya geldi. Türkiye ile ilişkileri yeniden geliştirmek istediklerini belirten ve üstü kapalı olarak Davutoğlu'nu Şam'a davet eden Muallim umduğu yanıtı alamadı. Davutoğlu, Suriyeli mevkidaşına, "Kendi halkınızı dinleyin yeter" mesajı verdi. İİT'de, ardı ardında söz alan iki dışişleri bakanı arasındaki, söz düellosu ana hatları ile şöyle gelişti:
Velid Muallim: (Türkiye ismini vermeden) Bazı ülkelerdeki kamplar ülkemizdeki muhalefetin faaliyet zeminini oluşturuyor.
Ahmet Davutoğlu: Bizdeki kamplar Suriye'de uygulanan zulümden kaçanların kampları. Kadın, yaşlı ve çocuklar... İslam İşbirliği Teşkilatı bir heyet oluştursun, gelsin, incelesin. Ama bu insanlar hangi korkuyla kaçtılar? Ona bakılsın. Bırakın kapılarımızı, kalplerimiz açık. Onlar sizin vatandaşlarınız ama bizim kardeşlerimiz.
Muallim: Sınırdan geçişler için ortak kontrol yapılmalı...
Davutoğlu: Biz, bütün sınırlarımızda kontrol sahibiyiz. Siz, Dara'nın Hama'nın, Humus'un sokaklarını kontrol edebiliyor musunuz?
Muallim: Bazı ülkelerden, Suriye'ye silah geçişi olduğuna ilişkin bilgimiz var. Ama bizden (Kürt grupları kastederek) Türkiye'yi rahatsız edecek kimse geçmez.
Davutoğlu: Bizim taraftan silah geçmediğine eminiz. Sizin tarafta geçtiğine inanıyorsanız Suriye topraklarına uluslararası gözlemcileri kabul edersiniz. Bizim sakladığımız bir şey yok. Siz de bir şey saklamıyorsanız gözlemcilere izin verirsiniz.
Muallim: Reform sözü verdik. Terörist saldırılar olunca bu reformları yapamıyoruz. Ama kararlıyız...
Davutoğlu: Bu sözleri çok duyuyoruz. Daha önce çok duyduk. Keşke reformlar olsa. Ama buna ihtimal veremiyorum. Biz silahlı hiçbir gruba şu ana kadar destek olmadık. Sizin önce bu kanı durdurmanız lazım.
Muallim: Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmek istiyoruz ama bize bir şey empoze edilmesini kabullenmeyiz.
Davutoğlu: Biz kimseye bir şey empoze etmedik. Öyle bir kültür bizde yoktur. 9 yıl sizinle beraber çalıştık. Hangi konuda size bir şey empoze ettik? Sizin olmadığınız her yerde sizi savunduk. Ama o zaman yabancı biriyle yapıyordunuz mücadeleyi. Biz, sizin yanında duruyorduk. Size bir saldırı olursa yine savunuruz. Ama kendi halkınızla savaşırsanız sizinle beraber olmayız.
Muallim: Türkiye ile tüm taahhütlerimize, Adana Mutabakatı'na sadığız.
Davutoğlu: Biz, sizin halkınızı dinlediğimiz için bazı tavsiyelerde bulunuyoruz. Ama kimse sizden, bizi dinlemenizi istemiyor. Siz, sadece kendi halkınızı dinleyin yeter.
Muallim: Biz, sizinle ikili konuşmak istiyoruz. Arap Ligi'ni niye katıyorsunuz? (Tebessüm ederek) Arap Ligi'ndeki koltuğumuzu siz aldınız... Ama ikili ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz.
Davutoğlu: Size telefon ettim. Mübarek Ramazan günü 3 cami yıktınız. Bu nasıl oluyor? Halkınızın ne dediğini anlayın ve taleplerine cevap verin.