Başbakan Erdoğan'la Berlin'de "Almanya'ya göçün 50'nci yılı" etkinliklerini, Cannes'da da G20 zirvesini kapsayan gezimizin ilk ayağını bitirdik. "Ana" uçağıyla Berlin'den Nice'e uçuyoruz. 1 saat 55 dakika süren yolculuğun bir bölümünde Erdoğan'la bir araya geldik. Ara değerlendirme için. Sohbette en ağırlıklı, hatta tek konu bölücü terör örgütüyle mücadelede Avrupa ülkelerinin desteğiydi. Daha doğrusu destek açığı... Berlin'de de Erdoğan bu konuyu her fırsatta, her platformda açık açık dile getirdi: "Tempodrom" spor salonunda Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın "Göçün 50'inci Yılında Almanya'daki Türkler Sempozyumu"nun gala yemeğinde, ertesi gün Alman Dışişleri Bakanlığı'nın "Weltsaal" salonunda Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de katıldığı "Göç Sempozyumu"nda, ardından Merkel ile baş başa görüşmesinde, onun ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında...
BELGELERİ VERDİK AMA...
Kısacası Alman muhataplarına karşı tam saha pres uyguladı Erdoğan. Sonuç aldı mı? Ya da ne kadar sonuç aldı? İşte sohbetimizde anlattıkları...
Almanya'dan PKK'ya akan paralarla ilgili Alman makamlarına belge verdiniz mi? - Belgeyi, bilgiyi sürekli önlerine koyuyoruz. Almanya Cumhurbaşkanı'na da anlattım. Bizim istihbarat örgütleri, onların istihbarat örgütlerine veriyor. Maalesef neticelerini alamıyoruz.
6 milyon Euroluk yardım rakamına nasıl ulaştınız? - Bu rakam 2009-2010 döneminde tespit edilen rakam, daha bilinmeyen kısmı da var. Uyuşturucu, insan kaçakçılığı, son yakalanan parti ortada. Bunun Avrupa'da kaç para edeceğini tahmin etmek bile zor.
Alman Şansölyesi Merkel basın toplantısında adını vererek PKK ile mücadele edeceğini açıkladı, nasıl karşıladınız? - Bu kadar açık ilk defa konuştu. Basın toplantısında da tekrar etti. Gerek sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün buraya gelmesi, gerekse bizim süreci yürütmemiz, işi bu noktaya getirdi. RTL televizyonunun ve parti binasının basılması gerçekleri görmelerini sağladı. Ama yine de Avrupa beklediğimiz samimiyeti göstermiyor.
Ne gibi? - Bizim ziyaretimizle ilgili alınan tedbirleri gördünüz. Bizim ülkemizde bile bu kadar tedbir yok. Fransa, Almanya, İngiltere hepsi "PKK terörist" diyor. Ama İngiltere yakalıyor, salıyor, Avustralya'ya yolluyor, neden bana göndermiyorsun? Aramızda suçluların iadesi antlaşması var oysa.
Medyada KCK operasyonuyla ilgili olarak "Hani terörle mücadelede demokrasi sınırları içinde kalınacaktı" eleştirileri yer alıyor. Ne diyorsunuz? - Şunu çok açık söyleyeyim: KCK'ya sahip çıkan arkadaşların kendilerini gözden geçirmeleri lazım. KCK nasıl bir örgüt ciddi araştırma yapmalılar, başında kimler var? Arkadaşların bu işi sahiplenmeleri, "Nereye götürür?" ifadesi kullanmaları üzücüdür. Bu örgüt İmralı'ya dayanıyor mu, ona bakılmalı.
Kim var KCK'nın başında? - (Önündeki dosyadan okuyarak) Yasama, yürütme ve yargı diye ayrılıyor. Yasama muhtemelen Avrupa'da Zübeyir Aydar'a bağlı, yürütmenin başında da Murat Karayılan var.
Ya yargı? - Savcılar teknik takip yapmış. Deniliyor ki, "Siyaset Akademisi'nde ders vermiş. Ders vermek suç mu?". Ders vermek suç değil ama derste ne söylüyorsun o kısmı önemli. Dershanenin kapısında bir teröristin ismi yazılı. Devrimden söz ediliyor. Devrim silahla yapılır. PKK terör örgütüyle bir ilgisi olmadığını mı söylüyorsun. İddianame yazıldığında her şey ortaya çıkacak.
Medyadaki bu eleştiriler iyi niyetli ama... - Neler oluyor diye sormak lazım. CHP benim hakkımda gensoru veriyor, aynı anda Avrupa'da terör örgütünün avukatları benim hakkımda, genelkurmay başkanı hakkında kimyasal silah kullandığımız iftirasıyla dava açılmasını istiyor.
Kuzey Irak operasyonuyla mı ilgili? - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kazak Vadisi'nde yaptığı operasyon sadece Hava Kuvvetleri ile icra edildi. Uçaklar tabii ki oradaki mağaraları bombalarla tarumar etti. Ama kimyasal silah asla kullanılmadı. Bunların hepsi (etkisiz hale getirilen PKK'lılar) Malatya'da Adli Tıp'ta bulunuyor. DNA testine kadar yapılıyor. Her şey hukuk içinde yürütülüyor. Ama bunları yazanlar, 25 şehidimizle ilgili tek satır yazdı mı, bakın bakalım.
VAN DEPREMİ
Van depreminde son durum ne? - Van'daki dayanışma bizim için çok önemli. Ama CHP çıkıyor ve diyor ki, "Oradaki ruhsatları AK Partili Belediye Başkanı verdi." Peki müteahhide neden bakmıyorsun. Veya yapı denetim firmalarına, Belediye Başkanı'nın suçu varsa o da çeksin ama bu kadar küçük oynama. Sen ne yapıyorsun belediyelerinle önce onu söyle. Biz her köyü bir belediyemize emanet ettik, sen ne yapıyorsun. Nasıl çalışıyorsun, onu açıkla.
KALICI KONUTLAR 8 AYDA
Kalıcı konutlar ne zamana yetişir. - Sekiz aya tamamlanabilir. İlk gece Van'a gittim. Oradan Erciş'e geçtim. 10 saat sonra döndüm, enkaz gezerken baktım polisler bir grubu çevirmiş. Tabii polis kim kimdir tanıyor. Biri laf attı, "Sayın Başbakan 10 saattir kimse gelmiyor". Oysa iş makineleri herkesin gözü önünde çalışıyor, benim valim bütün imkânları Van merkez için seferber etmiş, Erciş'e daha sonra yetişenleri yönlendirmiş. Cevap vermeye tahrik ediyor. Geçtim baktım ateş başında bir adam. Eşi ve çocukları enkaz altında. Başsağlığı verdim. Gayet mütevekkil. Sadece gözlerinde birkaç damla yaş var. Ayrıca AK Partili. Bu acıyı bile istismara kalkıyorlar. Lütfen bu adamlara TV'lerde, gazete sayfalarında yer vermeyin.
BAŞKAN OBAMA İLE SAMİMİ SOHBET: Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'nin ilk oturumu öncesinde ABD Başkanı Barack Obama'yla bir araya geldi. Erdoğan, yanına gelen Obama'ya sarıldıktan sonra ikili bir süre samimi bir sohbet yaptı. Sohbete daha sonra AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy da katıldı.