Başbakan Tayyip Erdoğan'la bir haftalık New York gezisini bitirip döndük. Gezinin amacı malum: BM Genel Kurul çalışmaları, BM çatısı altında yapılan küresel sorunlara ilişkin çeşitli toplantılar, sivil toplumun düzenlediği konferanslar ve Erdoğan'ın birçok liderle ikili görüşmeleri...
Ve gezinin sonunda olduğu gibi, Erdoğan'la dönüş yolunda "Ana" uçağında bir araya geldik. Sohbetin konuları da malum: Suriye, Libya, PKK terörüyle mücadelede ABD ile işbirliği, İsrail, Doğu Akdeniz'de Güney Kıbrıs-İsrail ikilisinin tetiklediği ve Türkiye'nin anında yanıt verdiği hidrokarbür sondajı gerilimi, füze kalkanı... Sözün özü; New York'a dolu gündemle gidildi, daha dolu gündemle dönüldü. Önce Erdoğan'dan birkaç satırbaşı:
Suriye'ye silah sevkini önlemek amacıyla hava sahamızı kapatmanın dışında henüz yaptırım kararı almadık.
Ama ilk fırsatta Hatay'daki Suriyeli mültecilerin kaldığı kampı ziyaret edeceğim ve ardından yaptırımları belirleyeceğiz.
İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecad'la görüşmemizde ortak sorunumuz olan PKK-PJAK terörüyle mücadelede işbirliği yollarını ele aldık.
Ahmedinecad son dönemde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı vatandaşlarını öldürmeye devam etmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığı konusunda birçok kez uyardığını anlattı.
Esad için geri sayım başladı mı? Onun kararını Suriye halkı verecek.
Ama daha önce de söylediğim gibi, Suriye, örneğin bir Libya değildir. Suriye'deki gelişmeler bizim iç meselemizdir. Çünkü 910 kilometrelik ortak sınırımız var, akrabalık bağımız var, uzun ortak geçmişimiz var...
Doğu Akdeniz'de durduk yerde birileri ortaya çıkmaya kalkıştı.
Türkiye de "Akdeniz'de varım" demeli. Demek zorunda. Güney Kıbrıs, İsrail'le birlikte bu gerilimi tetikleyerek sadece Kıbrıs'ta müzakerelerin olumlu sonuçlanmasını zora sokmakla kalmadı, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin de zarar görmesi tehlikesi yarattı.
PKK, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır ötesi operasyonlarında çok ciddi kayıplar verdi.
Hedef şaşırdılar. Kayıplarının intikamını alma gayreti içindeler. Türkiye'nin operasyonları durdurması mümkün değil. Ancak PKK silah bırakırsa operasyonlar durur. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani görüşmemizde, Kandil'e bu görüşlerimizi aynen ilettiğini anlattı, "Bağdat'a dönüşte bir kez daha söyleyeceğim" dedi.
Sınır birlikleri profesyonelleşirse daha iyi sonuç alacağız.
Çünkü onlar orada kalıcı olacak; oysa TSK kadroları iki yılda bir rotasyonla değişiyor. İlk profesyonel birlik halen 5 aylık eğitimini sürdürüyor. 2012 Mart-Nisan'da göreve başlayacak.
PKK'da tek merkez İmralı değil.
İki parçaya ayrılmış durumda: Bir kısım İmralıcı, bir kısım Kandilci. Ayrıca Avrupa ayağı var. Ve bir de siyasi ayağı, yani BDP. Ve işte geziye katılan biz gazetecilerin Erdoğan'la dönüş yolu sohbeti...
HATAY DÖNÜM NOKTASI
SETA'da yaptığınız konuşmada Hatay'daki mülteci kampını ziyaretinizin ardından Suriye'ye yönelik yaptırımları açıklayacağınızı söylediniz. Neler bunlar?
Suriye'ye yönelik hâlihazırda uyguladığımız bir yaptırım yok. Silah sevkıyatının durdurulması dışındaki seçenekleri değerlendireceğiz. Silah sevkiyatının durdurulması konusunda hassasiyetlerimiz zaten vardı. Yaptırımlar konusu çok daha farklı. En önemli adım, Hatay'daki kampın medyaya açılması olacak. Burayı dünyaya açarsak, buradaki insanların gerçekleri dünyaya anlatması söz konusu olacak. Suriye de bundan çok endişe ediyor. Hatay ziyareti Suriye politikamızın bir dönem noktası olacak.
Artan PKK terörünün arkasında Suriye'nin parmağı var mı?
Şu ana kadar olduğu veya olacağı kanaatinde değilim. Geçmişte bu konuda çok iyi çalıştık. Yakaladıkları teröristleri bize teslim ettiler. Bundan sonra ne olacağı bilinmiyor tabii. Terör örgütü oraya sığınır ve oradan saldırılar olursa bu Suriye için de endişe kaynağı.
Suriye'de bir mezhep çatışması riskinden bahsettiniz. Açar mısınız?
Esad'la görüşmemde de "bir mezhep çatışmasından korktuğumu" söyledim. Kendisi de "ben de endişeleniyorum" dedi. Kendisine "Sen Nusayri'sin eşin ise Sünni. O zaman bunu bir fırsat olarak kullan" dedim. Ancak sonuç çıkmadı. Sürekli yalan söyledi. "Kaç siyasi tutuklu var" diye sordum. "83 tane. İsterseniz isim listesini yollayayım" dedi. Halbuki binlerce siyasi tutuklu olduğunu çeşitli kaynaklardan öğrendim. Bunu da kendisine söyledim. OHAL'i kaldırdım diyor ama samimi değil. Denizden Lazkiye'yi vuruyor. Siyasi partilerin serbest bırakılması da söz konusu olmadı.
Tunus, Mısır ve Libya'dan sonra Suriye'de ne olur?
Tunus'ta sadece Zeynel Abidin Bin Ali meselesi vardı. Bir genç kendisini feda etti. Bin Ali kaçtı. Mısır'da Tahrir gençliği organize hareket etti. Mübarek gitti. Libya'da, 30 sene önce Amerika'ya karşı gösterilen halktaki bütünlük kalmadı. Halk bölündü. Kabilelerin bir bölümü Bingazi'yi destekledi. Alan genişlettiler. Kaddafi şu an 3 ile sıkıştı. Halkın azmi nedeniyle onların da düşeceğine inanıyorum. Ama Suriye farklı. Silah gücü Esad'ın elinde. Bir de emrinde hareket eden illegal grup Şebiha var. Suriye'de nüfusun yüzde 10'u Nusayri. Yüzde 60'ı Sünni. Esad'ın zamanla Nusayrilerin tamamının bile desteğini alabileceğini sanmıyorum. Sünniler ve Hıristiyanlar zaten karşı, Dürziler de istediği desteği vermiyor. Şebiha ile bir yere kadar gidebilir.
Bugüne kadar Mısır ve Libya muhalefetine Türkiye'de örgütlenme şansı verdiniz. Suriye muhalefeti için de aynısı olacak mı?
Bir hafta içinde Türkiye'de ofis açacaklar. Suriye muhalefetinin Türkiye'de örgütlenmesine izin vereceğimizi Esad'a da söyledim. Biz demokratik bir ülkeyiz, engelleyemeyiz dedim.
İran lideri Ahmedinecad'la görüştünüz, Suriye'nin geleceği konusunda görüş ayrılığı var mı?
İran şu anda daha iyi bir noktada. Suriye yönetiminin kendilerinden cesaret aldığını söyledim. Ahmedinecad ise "Halkına silah doğrultmamasını belki 20 defa söyledim. Bana kırıldı. Beklemiyordu" diye aktardı.
AKDENİZ GERİLİMİ
Güney Kıbrıs'la sondaj krizinden sonra, donanma Akdeniz'e açıldı. Ne olacak?
Akdeniz bir Türk gölüydü. Ama son zamanlarda oralara çıkmadığımız içindir ki bazıları meydanı boş buldu. Bayram değil, seyran değil. İsrail'in oralarda işi ne? İsrail petrol aramada uzman bir ülke değil ki... KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'a çok adil bir öneri götürdü. BM Genel Sekreteri bir özel temsilci atasın. Güney ve Kuzey'den temsilci atansın. Kuzey ve Güney bir de Amerikan şirketi, petrol ve hidro karbon bulunursa eğer, sağlanan geliri BM'nin denetimindeki bir fona yatırsınlar. Bu fon adil paylaştırılsın ve kesinlikle silahlanmada kullanılmasın.
'PKK panik içinde intikam alıyor'
Yine yurtdışındayız ve PKK eylemleri sürüyor...
Bana öyle geliyor ki bizim sınır ötesi operasyonlarımızda çok zayiat verdiler. Panik içinde, intikam alma gayreti içindeler. Bu operasyonları durduramayız. Talabani'ye de söyledim. Ancak PKK silah bırakırsa, operasyonlar da biter. Talabani ve Barzani, Türkiye'den gidenlere bunu anlatıyorlar. İkisi de terörden yaka silkiyor. Onlara da söyledim, "Ya siz bitirin, ya müşterek hareket edelim ya da biz bitiririz" dedim.
Ahmedinecad'la görüşmenizde PKK'ya karşı mücadele gündeme geldi mi?
Evet. Onlar zaten PJAK ile mücadele ediyor. Müşterek hareket etme imkânımız var. İstihbarat paylaşımı ve operasyon anlamında.
Bundan sonra terör sorununun tek çözüm yolu savaştan mı geçecek?
Terörle mücadeleden vazgeçmeyiz. Hudut birlikleri kurulduğu zaman çok daha rahatlayacağız. Mart, nisan gibi 5 bin 100 kişilik ilk grubun eğitimi tamamlanacak. Bunlar sözleşmeli görevleri süresince aynı yerde görev yapacaklar. Araziyi, halkı tanıyacaklar. Siyasi ayakla müzakere sürecek. Terör örgütüyle mücadele sürecek.