Başbakan Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) Avrupalı parlamenterlere seslenerek, "Türkiye'ye Fransız kalmayın" mesajı verdi. Fransa'da iktidardaki UMP (Halk Hareketi Birliği) partisinin Başkan Yardımcısı Muriel Marland- Militello'nun "Dini azınlıkların ibadet yerlerine erişim hakkına sahip olduğunu nasıl ispat edersiniz" şeklindeki sorusuna kızan Erdoğan, "Arkadaşımız Fransız mı? Türkiye'ye de çok Fransızsınız. Dini azınlıkların sigortası benim" diye çıkıştı. Avrupa'ya demokrasi dersi veren Erdoğan, "Avrupa'da yükselen ırkçılık bizi tedirgin ediyor" dedi. Erdoğan'ın bu çıkışı, "İkinci one minute" vakası olarak değerlendirildi. Erdoğan'ın Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e tepki gösterirken söylediği "One minute" sözleri uzun süre gündemde kalmıştı. "Türkiye'nin AB üyeliği istismar aracı olarak kullanılamayacak kadar hayatidir" diyen Erdoğan dünkü toplantının soru cevap bölümünde şunları söyledi:
IRKÇILIK TEDİRGİN EDİCİ
Avrupa içinde yükselen ırkçılık, ayrımcılık, hoşgörüsüzlük, Avrupa halklarını tedirgin ettiğinden çok daha fazla, çevre coğrafyalardaki halkları tedirgin etmekte ve kaygılandırmaktadır. Haçlı seferlerini derin hafızasından silemeyenler barış vaat edemez. Popülizm uğruna, oy alabilmek ve seçilebilmek hırsıyla, en temel insani değerlerin baskı altına alınması Avrupa'ya yapılmış en büyük haksızlık olacaktır.
Fransa'dan uyarladığımız laiklik, yanlış uygulamalar nedeniyle özgürlükler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmış, adeta demokratikleşme karşısında bir duvar olacak şekilde yorumlanmıştır. Türkiye, İslamdemokrasi- laiklik gibi kavramların pekala bir arada varlığını sürdürebileceğini tüm dünyaya ispat etmiştir. Türkiye, içinde bulunduğu coğrafya için son derece anlamlı bir model haline gelirken, laikliğin Avrupa'da yeniden tartışılıyor olması, özgürlükleri kısıtlamanın bir aracı haline dönüştürülüyor olması, ironiktir.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan yükselen özgürlük ve hak taleplerine, Avrupa kulak tıkayamaz. Demokrasiyi kimi toplumlar için henüz erken görmek, en az ırkçılık kadar tehlikelidir. Artık trajedilere odaklanmak durumundayız.
Türkiye, tüm bu coğrafyada, her ülkeyle, her etnik ve inanç grubuyla iletişim kurabilen, çözüm geliştirebilen, barış ve uzlaşma çabalarında aktif rol alabilen bir ülkedir. Türkiye'nin AB'ye üyeliği, kimi ülkelerde iç politika malzemesi yapılmayacak, seçimlerde istismar aracı olarak kullanılamayacak kadar hayatidir.