Ergenekon soruşturması kapsamında 14 Şubat 2011'de Oda TV'ye yapılan baskında ele geçirilen ve günlerdir Türkiye'nin gündeminde olan "Ulusal Medya 2010" belgesine SABAH ulaştı. On iki sayfalık belgede özellikle Ergenekon, Balyoz ve benzeri soruşturmaları etkilemek için "Ulusal Medya" adı verilen yayın organlarında ne tür stratejiler izleneceği anlatılıyor. Belgede ayrıca Ergenekon örgütünün medya yapılanmasını yeniden şekillendirme konusunda neler yapılacağı da açıklanıyor. Ulusal Medya 2010 belgesinde başta Ergenekon soruşturması olmak üzere Balyoz, vb soruşturmalar "komplo ve ihanet davası" olarak nitelendiriliyor. Belgede, "Bu davaların tutuklu sanıklarının serbest kalmaları ve komplo kuranların cezalandırılmaları için Hıyaneti Vataniye Kanunu kapsamında yargılanmalarının sağlanması amacıyla Ulusal Medya üzerine düşen görevlerin belirlenmesi gerekmektedir" ifadeleri yer alıyor.
BELGEYE GÖRE MERKEZ ODA TV
Davaların açığa çıkarılması için başta Oda TV, Halk TV, Ulusal TV, Avrasya TV, Kanal B ve Sözcü gazetesi gibi medya organlarının kullanılması gerektiği belirtiliyor. Pek çok medya organının isimleri zikredilerek eleştirildiği ya da övüldüğü belgede Oda TV hakkında şu ifadeler yer alıyor: "Zorunluluk gereği Oda TV'nin Cumhuriyet devrimlerinin onurlu sesi haline getirilmesi kararı alınmıştır. Oda TV Cumhuriyet'in kuruluş değerleri ile temellendirilmiş, ulusal bütünlüğü savunan bir çizgide konumlandırılacaktır. Cumhuriyet'e taraf olacaktır. Aksi halde Kemalist rejimin içinden çıkılması olanaksız sıkıntılara sürükleneceği belirlenmiştir." Belgede şu satırlara yer veriliyor:
Oda TV oluşturulması zorunlu 'Ulusal Medya'nın internet medyası kanadını temsil etmeye uygun bir isimdir. Görsel yayın kanadını ise Perinçek grubunun Ulusal TV'si, Avrasya TV, Kanal B gibi kanallar, yazılı basın kanadını Cumhuriyet ve Aydınlık gibi yayınlar oluşturabilir. Ancak bu medya organlarının bünyesinde de ameliyat zorunluluğu vardır. Ergenekon davası bunları yıpratmış, geniş halk kesimlerine ulaşmasının önüne geçmiştir. Eğer gerekli ameliyat yapılmaz ise Türk halkının Kemalist ideoloji çerçevesinde birleştirilmesi gerçekleştirilemez.
Ancak objektif ve bağımsız olarak lanse edilen ve CHP'nin gücünü arkasına almış bir Halk TV ile aydın çevrelerce kabul görmüş Oda TV ve Sözcü gazetesi gibi yapılandırılmış, bağımsız olarak gösterilen okuma ve izlenme oranları yüksek yayın organları geniş kitleleri ulusal çıkarlar doğrultusunda hareket edecek bir platformda toplayabilir; Kemalist ideoloji çerçevesinde Türk halkının birleşmesini sağlayabilir.
Diktasını kurmak isteyen gerici güçlerin, halkın yaşam tarzlarına müdahale etmeye başladığı, Ergenekon ve benzeri davaların kaybedilmesi halinde baskının artarak devam edeceği vurgulanmalıdır.
Saldırıların bilinçli olarak TSK ve Yüksek Yargı başta olmak üzere Anayasal Kurumlara karşı yürütüldüğü işlenmelidir.
Kemalist ideolojiye karşı yürütülen savaşa destek veren medya organlarına yandaş medya damgası vurulmalıdır."
'DOĞAN GRUBU İSTENEN ÇİZGİDE'
Belgenin "Gülen ve Medya" başlıklı bölümünde Fethullah Gülen kontrolünde olduğu iddia edilen bazı basın yayın kuruluşları için ise " Medya kuruluşlarında yer alan elemanların geçmişleri ele alındığında 'gazeteci' vasıfları ve nosyonundan yoksun oldukları ve fundamentalist militan kökenli oluşları ortaya çıkmaktadır" ifadesine yer veriliyor. Ulusal Medya 2010 belgesinin "Durum Değerlendirmesi" başlıklı bölümündeki yorumlar ise şöyle:
Doğan Grubu, AKP hükümetinin baskılarından kaynaklanan ticari kaygılarından dolayı AKP ile irticai gruplara tavizler vermesine rağmen, yayınlarını büyük oranda istenen çizgide devam ettirmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri yeni oluşan medya yapılanmasına karşı bir tutum geliştirememiştir. TSK destekli medyayı şekillendirme operasyonları bitme noktasına gelmiştir.
NAZİF KARAMAN / ÖZEL İSTİHBARAT