Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Enerji Gaz ve Su İşçileri Sendikası'nın (TESİŞ) Genel Kurulu'nda BDP'nin "İki dilli hayat" kampanyasına ilişkin mesajlar verdi. Birlik beraberlik çağrısı yapan Gül, Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olduğunu tekrarladığı konuşmasında şöyle dedi:
Türkiye'nin ilerleyebilmesi için barışa huzura kardeşliğe ve sevgiye ihtiyaç vardır. Bunu sağlamak için de herkesin diline, hareketine çok dikkat etmesi gerekir. Konuşurken birbirimizi daha bir araya gelmeden kırarsak, bir araya gelip de yüz yüze oturmaya yüzümüz olmaz. Onun için şimdi herkesin konuşmasına, diline çok önce sahip olması gerekir.
Türkiye'nin siyasi hayatıyla ilgili çok ciddi konular var. Bütün bu konuları da kavgasız, gürültüsüz gerçekçi bir şekilde konuşarak çözmeliyiz. Farklılıkları korku gibi görmeyeceğiz, hiç kimse kendi öz ülkesinde kendisini garip hissetmeyecek. Herkes, burası benim memleketim diyecek. Türkiye hepimizindir, bu ülke hepimizindir. Doğudan batıya herkesindir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hepimiz bu ülkenin asil vatandaşlarıyız. İkinci sınıf vatandaş yaratmamak gerekir. Bu ülkedeki vatandaşlar, istediği yere gider, iş kurabilir. Hangi ilimize gidersek, o ilin özellikleri var. Bunları asla ayrılık ve farklılık olarak görmemeliyiz.
Türkiye'nin tabii ki resmi dili Türkçe'dir, böyle devam edecektir. Türkiye'nin farklı farklı yerlerinde konuşulan farklı farklı lisanlar vardır. Bunların hepsi de bizim lisanlarımızdır. Bunların hepsine de sahip çıkacağız. Ama bunları eğer biz farklı ideolojik, farklı siyasi saiklerle yapmaya kalkarsak o zaman kendi huzurumuzu, kendi düzenimizi bozarız ve kendi vatandaşlarımıza, insanlarımıza zarar veririz.
Türkiye'nin yeni bir zaman kaybetme dönemine girmeye tahammülü yoktur. Geçmişte olmuştur ve onların maliyetleri çok büyük olmuştur. Şimdi artık Türkiye'nin büyük zıplamalar yapması gerekir. Uçaklar, piste giderken tekerleklerini çekerler, ona 'take-off' derler. Ondan sonra da uçak yükselmeye başlar. Biz birkaç kez geçmişimizde, böyle pistten Türkiye take-off yaptı, havalandı ama uçaklar yükselmedi. Sonra tekrar maalesef inmek, bazen çakılmak zorunda kaldı. Şimdi artık böyle olmaması lazım.
ANKARA