"Diplomasinin 11 Eylül"ü diye adlandırılan Wikileaks belgelerinin yayınlanması sonrası herkesin kafasında "Bu belgelerden sonra dünya düzeni değişecek mi? İlişkiler nasıl etkilenecek? Dostluklar bozulacak mı?" soruları dolaşıyor.
Sabah.com.tr olarak Sabah Gazetesi başyazarı Mehmet Barlas ve köşe yazarı Emre Aköz'e Wikileaks belgelerini ve bundan sonrasını sorduk. Çok çarpıcı şeyler söylediler.
MEHMET BARLAS
"BU İLK DEĞİL"
"Bu ilk defa olmuyor. Tahran'da öğrenciler 1979'daki bir baskında CIA belgelerini ele geçirmiş ve 60 cilt kitap halinde servis edilmişti. O günden sonra da dünya düzeni değişecek ilişkiler yeniden şekillenecek denmişti. Hiçbir şey olmadı. Amerikan Başkanı Johnson tarafından 1964'te dönemin Başbakanı İsmet İnönü'ye Türklerin Kıbrıs'a müdahalesini önlemek amacıyla bir mektup yazılmıştı. O mektuptaki üsluptan sonra da Amerika ile ilişkiler bozulacak demişti. Ama o zaman da bir şey olmadı.
Belgelerde yazılan şeyler ilk defa konuşulmuyor. Diplomatların kendi arasında yaptığı dedikoduların yazıya dökülmüş hali sadece. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İran konusunda Amerika ile aynı fikirde olmadığı ya da Mossad'ın başkanının dile getirdiği 2007'de Ak Parti'nin yükselişine karşı ordunun rahatsız olduğu gerçeği de herkes tarafından biliniyordu. Putin ile Berlusconi arasındaki ilişki de çok kez yazıldı çizildi."
EMRE AKÖZ
"ABD'NİN KARİZMASINI YERLE BİR EDER"
"Önümüzdeki birkaç yıl, diğer ülke diplomatları, ABD'li meslektaşlarının önüne psikolojik bir üstünlükle, 1-0 galip olarak çıkacak. Diğer ülke siyasetçileri ve yüksek bürokratları hakkında, "deli", "paranoyak" gibi sıfatlar kullanan ABD diplomatları ülkelerine dönmek, hatta görevlerinden istifa etmek zorunda kalacak.
Samimi ya da gizli ortamlarda söylenenler hep böyle biraz kaba, biraz hakaretamiz, biraz "politically incorrect" değil midir? Mesela Türkiye'de adam lafı uzatmaz; "gayri Müslim" yerine "gavur" deyiverir. Öğrenenler şoke olur, kızar, bozulur… Bu "ayıpları" bir yana bırakırsak, aslında belgelerde pek az "gerçekten yeni" bilgi var. Belgelerde söylenenlerin çoğu zaten ya bilinen ya da güçlü biçimde tahmin edilen şeyler. Belgeler sadece olayı ispatlıyor.
Taraf gazetesinin Türkiye'de yaptığından farkı var Wikileaks'in… Taraf'ta çıkan belgeler "yaptırım" doğuruyor. Örneğin darbe heveslisi komutanı mahkemeye çekebiliyorsun. Wikileaks belgeleri ise uluslararası bir yaptırımla sonuçlanmaz. Sadece ABD'nin karizmasını yerle bir eder. Sanılanın aksine ilişkiler fazla bozulmaz. Üç beş protesto yapılır. Birkaç siyasetçi ve bürokrat koltuğunu kaybeder. Ama bir süre sonra işler yoluna girer. Kimse pire için yorgan yakmaz.
Belgeler elbette güvenilirdir. Yüz binlerce belge üretilemez. Ama şu yapılır: Kendisini zor durumda bırakan WL'in itibarını zedelemek için Amerikan devleti araya sahte belge sıkıştırır. Sonra da "Aaa, bunlar sahte, demek ki diğerleri de sahte" denir. (Bizim yabancısı olmadığımız bir numara.)
Clinton-Monica olayında gündeme Drudge Report sitesi damgasını vurmuştu. Ancak DR, skandal patladıktan sonra ortaya çıkmıştı. WL ise olayı bizzat patlatan site. Yani gerçek anlamda internet haberciliği yapıyor. 100 binlerce belgeyi üstümüze boca edebiliyor WL. Ne gazete yapabilir bunu, ne de TV... WL internetin farklılığını da ortaya koymuş oldu.