NATO'nun gelecek 10 yılında, kaderine yön verecek Stratejik Konsept onaylandı ve füze savunma sisteminde mutabakat sağlandı. Böylece; Türkiye'nin istediği 4 temel şart yerine geldi. Türkiye, komşularını tehdit olarak tanımlatmadı, füze sisteminin kapsayıcılığı ve külfet paylaşımı konusunda ittifaktan tam güvence aldı. NATO-AB işbirliği için de 'şeffaflık ve saygı koşuluyla iki örgütün birbiri için vazgeçilmez olduğuna 'evet' dedi. NATO tarihinin en önemli zirvelerinden birini dün Portekiz'in başkenti Lizbon'da gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katıldığı zirvede NATO, yeni strateji belgesini kabul etti. Örgütün gelecek 10 yılını şekillendirecek yeni strateji konsepti, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 28 üye ülke tarafından onaylandı. Soğuk savaş döneminin ardından 3'üncü kez belirlenen strateji belgesinde, füze kalkanı konusunda onay yer alırken teknik ayrıntılar bulunmadı.
RASMUSSEN: TARİHİ AN
Çetin pazarlıklarla geçmesi beklenen tarihi zirvede uzlaşma erken sağlandı. Bu nedenle Genel Sekreter Rasmussen, beklenenden erken bir şekilde basının karşısına çıktı. Elindeki Stratejik Konsepti gösteren Rasmussen, bunun sıradan bir belge olmadığını, İttifak'ın eylem planı olduğunun belirtti ve şöyle dedi: "NATO için tarihi bir an. NATO benzeri olmayan barış güvenlik ve ortak değerler toplumudur. Ama dünya değişiyor. Yeni tehdit ve meydan okumalarla karşı karşıyayız. Bu stratejik belge, barış ve güvenliği savunmada NATO'nun etkin olarak kalmasını garanti altına alacak." 11 sayfalık Stratejik Konsept'te, AB-NATO işbirliği ve füze savunma sistemi kapsamında nükleer tehdidin tanımlamasına dair sorunlar liderler tarafından aşıldı. İşte ittifakın yeni konseptinde Türkiye'yi tatmin eden bölümler:
MADDE 3: Külfet paylaşımı ortaklık ilkesi tekrarlandı ve "Biz dayanışma, ortak hedef ve külfet paylaşımı çerçevesinde savunmaya devam edeceğiz" ifadesine yer verildi.
MADDE 4: Washington anlaşmasında yer alan ve bir üyeye saldırı olması halinde bunun tüm üyelere yapılmış sayılacağını belirten 5'nci maddeye atıf yapılarak toplu savunma ilkesi benimsendi. İttifakın tüm sınırlarının ve nüfusunun kapsanacağı kayda geçirildi.
MADDE 16-MADDE 19 : Tehdit tanımlamasında ülke ismi vurgulanmadı ve "İttifak hiçbir ülkeyi düşman olarak görmez. Ancak, hiç kimsenin şüphesi olmasın ki herhangi bir üyesinin güvenliği tehdit edildiğinde, NATO'nun herhangi kararlılığından şüphe edilmesin" ifadesi yer aldı. nFransa'nın İran ve Suriye gibi ülkeleri tehdit olarak sıralamak istemesine karşın kitle imha silahlarına karşı ittifakın birlikte mücadelesi vurgulandı. Tehdit olarak ülke ismi yer almadı, Rusya ile aktif işbirliği yapılacağı kayda geçirildi.
MADDE 32: AB İŞBİRLİĞİNE KOŞULLU ONAY: Konsepte yönelik en büyük pazarlık Türkiye için 32'nci maddede yaşandı. Türkiye, Kıbrıs sorunu nedeniyle AB 'ye karşı tutumunu korurken metne AB ve NATO arasında stratejik ortaklık için, "AB üyesi olmayan müttefiklerin tam katılımı önemlidir" (Türkiye-Malta-Norveç) ifadesi kondu. NATO ve AB'nin birbirini tamamlayıcı ve güçlendirici rol oynayabileceği belirtildi. Bu işbirliğinin şartları ise son dakikada eklendi: "karşılıklı açıklık, şeffaflık, tamamlayıcılık ve özerk ve kurumsal yapıya saygı"
FRANSA'NIN KAYGILARI
Stratejik Konsept'te Rusya ile ortaklığa iki paragraf ayrılırken, "NATO, Rusya'dan bir tehdit algılamamaktadır" denildi. Toplantıda Fransa'nın da kaygıları giderildi.. Fransa ve Almanya nükleer caydırıcılık konusunda karşı karşıya gelirken iki ülke arasındaki uzlaşı şu ifadelerin metinde yer almasıyla sağlandı: "NATO, nükleer silahlardan arınmış bir dünya hedefine bağlıdır bu birkez daha teyit eder ki, nükleer silahlar dünyada olduğu müddetçe, NATO bir nükleer ittifak olarak kalacaktır" Füze sisteminde komuta ve kontrole yönelik pazarlıklar ise bundan sonra devam edecek. Bu çerçevede, İzmir'deki NATO üssünün geleceği de belirlenecek. Yunanistan, yetkinin İzmir'e verilmesine ise karşı çıkıyor.
PROJE 29 YIL ÖNCESİNE DAYANIYOR
Füze
savunma sistemi konusu, ABD Başkanı Reagan dönemine (1981-1989) kadar uzanıyor. "Yıldız Savaşları" olarak da adlandırılan bu proje, ABD'yi bir olası füze saldırısına karşı koruyacak bir sistemin geliştirilmesini amaçlıyor. Yıllar sonra Başkan Bush, bu projeyi yeniden canlandırmış ve 2008 NATO Bükreş Zirvesi'nde müttefiklerinin desteğini de almıştı. Ancak iktidardaki ömrü projeyi tamamlamaya yetmemişti. Ruslar, proje çerçevesinde, savunma silah ve radarlarının Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nde konuşlandırılmasına itiraz etmişlerdi. Obama ise projede köklü değişikler yaptı, Obama, konuyu bir ABD girişimi olmaktan çıkartıp, NATO projesi haline getirdi.
OBAMA: SİSTEM MÜTTEFİKLERE ROL SUNUYOR
ABD Başkanı Obama, zirve'nin ardından yaptığı ilk açıklamada, "Füze sistemi, Avrupa'da konuşlanan ABD'nin önleyici füze ve radarlarını kapsıyor" dedi. Obama, "Sistem bütün müttefiklerimize rol öneriyor. Günümüzün tehditlerine cevap veriyor" diyerek sistemi savundu. Obama kısa açıklamasınra "ilk defa hem ABD hem de Avrupa'daki tam NATO topraklarını ve nüfusunu kapsayacak güce sahip bir güze savunma yeteneğinin geliştirilmesi konusunda anlaşmaya varmış bulunuyoruz"dedi. Obama kalkanın nedenenine ilişkin olarak şöyle dedi: "Günümüzün tehditlerine karşı balistik füzelerle gelebilecek tehditlere karşı yurttaşlarımızı koruma kararlılığımızı gösteriyor."