Türkiye-İran sınırında, yıllardır süregelen "kaçakçılık" faaliyetleri, halkların ekonomik ilişkisiyle kalmadı, gönül ilişkisine de dönüştü. Vanlı gençlerin kalbini çalan İranlı kızlar, dağ yollarından, at sırtında Türkiye'ye gelin gelmeye başladı. Türk ve İranlı gençler, masraflı ve uzun süreli bürokratik işlemlere takılmamak için aşklarını da 'kaçak' yaşıyor. Türkiye'nin 540 kilometrelik İran sınırındaki onlarca köyde yaşayan on binlerce köylü, geçimini yıllardır "kaçakçılık"la sağlıyor. Sınırın diğer yakasında yaşayan İranlı köylülerinden aldıkları akaryakıt, sigara, çay gibi ürünleri at ve katır sırtlarında, dağ yollarından köylerine getirip piyasaya sürüyorlar. İranlı ve Türk köylülerin kaçakçılık yoluyla kurduğu ekonomik ilişkiler zamanla farklı boyutlara da kaymış. Genellikle geceleri sınırı geçip İran'dan mal alan Türk gençleri, zamanla İranlı kızlara gönlünü kaptırmış. "Kaçakçılık" yoluyla tanışarak aşık olan gençleri, yine "kaçakçılık" bir araya getirir olmuş. Artık İranlı kızlar, kaçak yollarla sınırı geçerek Türkiye'ye gelin geliyor. Van'ın Başkale ilçesinde, İran sınırına sıfır noktada bulunan Kaşkol, Türk ve İranlı gençlerin karşılıklı evlilik yaptığı köylerden biri. Köyde halen 8 İranlı gelin var. İran'a da 5 kız gelin gönderilmiş. Kaşkol köyündeki kaçak gelinlerden biri, 3 yıl önce Recep Yılmaz ile evlenen Nahide Reşidi. Sadece 1 saatlik yürüyüş mesafesinde bulunan Mirome köyüne kaçak akaryakıt almaya giden Yılmaz, bir arkadaşı vasıtasıyla tanışmış Nahide Reşidi ile. İlk görüşte âşık olmuş, akaryakıtı getirmiş ama kalbini sınırın öte yakasında bırakmış. Yılmaz, o günden sonra akaryakıt bahanesiyle sık sık sınırı geçerek Nahide'yi görmeye gitmiş. 6 aylık ilişkinin ardından Türkiye'ye gelen Reşidi, ortama alışmakta fazla da zorlanmamış. At sırtında kaçak gelişini ise şöyle anlatıyor: "Farklı ülkelerin vatandaşları olduğumuzdan, düğün için birçok resmi işlem gerekiyordu. Ailelerimiz bu resmi işlemleri yapmadıkları için köyü dağ yollarından, at sırtında geldim. 3 yıllık evliyim, bir çocuğum oldu ama resmi nikahım yok. Annemi ve babamı kaçak yollardan İran'a gidip görüyorum. Fakat son 2 yıldır artan güvenlik önlemleri sebebiyle artık sık geçemiyorum. Onların hasretini çok sevdiğim kocam ve oğlumla gideriyorum. Sınırın her iki yakasında benim gibi yüzlerce gelin var."
YÜZLERCE GELİN VAR
Muhtar Zübeyt Zengel, sınır köylerinde kaçak yollarla kız alıp vermenin yaygın olduğunu dile getiriyor. Zengel, köylerine yakın bir sınır kapısının olmayışını, resmi işlemlerin pahalı olması ve uzun sürmesini, köylülerin tembelliğini üst üste koyunca ortaya mecburen 'kaçak evlililiklerin' çıktığını ifade ediyor. Zengel, aşklara saygı duyularak yaşadıkları sorunun bir an evvel çözülmesini istiyor.
'AİLELERİMİZ YAPMADI DEVLET YAPSIN'
İranlı Nahide Ahmedi 5 yıl önce, akrabaları Demir Ailesi'ne dağ yollarından gelin gelmiş. Biri kız 2 çocuk annesi Ahmedi, tek kelime Türkçe bilmiyor. Sınırın her iki yakasında yaşayan köylülerin ortak dili Kürtçe olduğu için onlar da Kürtçe konuşuyor. Ahmedi, "Evlenirken ailelerimiz resmi işlemlerimizi yapmadı. Resmiyette burada yaşamıyorum, kaçağım. Türk vatandaşlığına geçerek resmi nikâhımın yapılmasını istiyorum. Çocuklarım büyüyor, okul çağına gelecekler ama kayıtları yok. Ailemiz bu sorunu çözemedi, bari devlet çözsün" diye konuşuyor.
'BURAYA AİT OLMASAM DA MUTLUYUM'
Kinyas Yılmaz ile Zeynep Alipur çifti de benzer bir aşk hikâyesi ile evlenmişler. 4 yıl önce köye gelin geldiğini anlatan Zeynep Alipur, "Akaryakıt almaya gelenler ile ailelerimiz arasında dostluklar oluşuyordu. Kimi zaman evlerde sofralar kurulurdu. Eşimi de 4 yıl önce arkadaşım aracılığıyla tanıdım. Düğün dernek kuruldu. Ama dağ yollarından kaçak olarak Türkiye'ye geldim. Resmi nikâhım ve oturma iznim olmasa da mutlu bir evliliğim ve 1.5 yaşında bir bebeğim var. Onların sevgisi her şeyin ötesinde" diyor.