Aralarında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile kapatılan Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) eski ve yeni belediye başkanları ve il genel meclisi üyelerinin de yer aldığı 103'ü tutuklu 152 sanık, dün Diyarbakır'da başlayan KCK ana davasında "Kürtçe savunma" yapmak için talepte bulundu. Dava bugüne ertelenirken, tahliye talepleri reddedildi, Kürtçe savunma talebi ise bugün karara bağlanacak. PKK'nın şehir yapılanması KCK'ya yönelik operasyonlar sonucunda açılan dava, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün başladı. Sanıklar, sabah 11.00'de başlayan davada kimlik tespiti sırasında, "Amade me Ezlivirim (Hazırım, buradayım)" diyerek anadilde savunma yapmaya başladı. Tutuklu sanıklardan eski DEP'li Hatip Dicle, "Anadilde savunma dayatma değil, insan hakkıdır" dedi. Diyarbakır Adliyesi, KCK davası nedeniyle diğer duruşmalara kapatıldı. Tutuklu sanıklar, adliyeye 7 cezaevi aracıyla getirildi. Araçlara polis ve jandarma eşlik etti. Elleri kelepçeli sanıklar, araçların içinden yakınlarına zafer işareti yaptı. Etrafı demir bariyerlerle kapatılan adliyede bin 500'e yakın polis görevlendirildi. Yüksek binalara keskin nişancılar yerleştirildi. Duruşma devam ederken, dışarıda "İnadına barış, irademe dokunma, herkese özgürlük" sloganları atıldı. Yerel kıyafetli kadınlar Kürtçe türküler söyledi.
AVUKAT ORDUSU SAVUNDU
Sanık sayısının fazla olması, 2 bine yakın izleyicinin adliye binası önüne yığılması üzerine KCK davası gecikmeli başladı. İlk duruşmayı, DTK Başkanı Ahmet Türk, Leyla Zana, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP'den bir heyet, uluslararası insan hakları örgütleri, gözlemci kuruluşlar, Avrupalı parlamenterlerin yanı sıra sivil toplum örgüt temsilcileri izledi. Mahkeme salonu dar olduğu için içeriye Diyarbakır Emniyeti'nin belirlediği 10 gazetecinin alınmasına izin verildi. Bunun üzerine gazeteciler ve ve polis arasında tartışma çıktı. Tutuklu yakınları da içeri alınmadı. Duruşmaya, aralarında Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Osman Baydemir'in eşi Reyhan Yalçındağ, Eşber Yağmurdereli'nin de bulunduğu Türkiye'nin çeşitli barolarından 250'yi aşkın avukat katıldı. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak da sanık sandalyesinde oturdu. Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, kimlik tespiti için yoklama yaparken, adı okunan sanıklar Kürtçe "Amade me (Hazırım), Ez Lıvırım (Ben buradayım)" karşılığını verdi.
'BARIŞA GEÇME MODUNDAYIZ'
İlk konuşmayı Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar yaptı. Aktar, 7 bin 500 sayfalık iddianamenin okunmasının zaman alacağını belirterek, "İddiaları biliyoruz. Savunmaya zaman ayrılsın. Bu davada sanıklar değil, onlara oy verenler mağdur edilmiştir" dedi. Ayrıca sanıkların Kürtçe savunma yapmaları için mahkemenin izin vermesini istedi. Avukat Tahir Elçi de, Lozan Anlaşması'na göre sanıkların Kürtçe savunma yapabileceğini söyledi. Sözcü seçilen Hatip Dicle, sanıkların 47'sinin 10 yıl ve üzeri cezaevinde yattığını vurgulayarak şöyle konuştu: "Silahlı moddan barışa geçme modundayız. Böyle bir dönemde keşke bu sahneler olmasaydı. Biz Türk kardeşimiz, Türk halkının dilini de seviyoruz. Türkçe resmi dilimiz. Kürtçe bizim anadilimiz, bırakın savunmamızı yapalım. Demokratik bir ülkede bunlar yaşanmaz. Halkın temsilcileri kitleler halinde tutuklanıp sanık sandalyesine konuldu. Keşke bunlar olmasaydı. Ama sorunun merkezinde Kürt sorunu var. Devlet kademelerinde bu sorunun tartışıldığı bir dönemde yargıyı böylesi bir davayla meşgul etmek doğru değil. Umarım bu yargılama Kürt sorununun çözümüne katkı sunar."
Hazal ATEŞ - Özgür CEBE - Hüseyin KAÇAR - Veysel GÜNEŞ / DİYARBAKIR Fotograflar: İlhami YILDIRIM