12 Eylül darbesinin ardından 1980'de henüz 17'sindeyken yaşı büyütülerek idam edilmişti Erdal Eren... O'nun hikâyesi Türkiye'de hemen herkesin yüreğinde derin bir acı, öfke ve sorgulama bırakmıştı. ODTÜ'lü Sinan Sümer'in öldürülmesini protesto için toplanan binlerce öğrencinin arasında o da vardı. O gösteride bir askeri inzibat eri öldürülmüştü, aralarında Erdal Eren'in de bulunduğu çok sayıda öğrenci gözaltına alınmıştı. Ankara Yapı Meslek Lisesi'nde okuyan Eren ile birlikte gözaltına alınanlardan birisi de Ankara Orta Öğretimler Derneği Üyesi ve Ulus Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi Reha Duygulu'ydu. Duygulu ve Eren ayrı liselerde okuyorlardı ama aynı dernekte bir araya geliyorlardı. İnzibat erini öldürdüğü iddiasıyla hüküm giyen ve asılarak idam edilen Eren'in duruşma salonunda üzerinde bulunan ceketiyle 30 yıl sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda buluşturan SABAH bir ilke daha imza attı. Eren'in 'Gümeli' marka kahverengi ceketine 30 yıl kendi deyimiyle 'Canı' gibi bakan ve bugün 48 yaşında olan Reha Duygulu ile Erdal Eren'in ağabeyi Erkan Eren'i geçen hafta İstanbul'da bir araya getirdi. Eren'in ağabeyi Erkan Eren'in, '30 yılın teşekkürü' dediği buluşmada, Eren ve Duygulu kucaklaştı. Foto muhabirimiz İlhami Yıldırım ile ben bu buluşmaya tanıklık ederken, ikili yıllardır tanışıyormuş gibi başladılar Erdal Eren'i konuşmaya. İkili, hararetle o yılları konuşurken boğazlar düğümleniyor, sesler titriyordu.
'KARDEŞİME SARILMIŞ GİBİ'
Devrimci 78'liler Federasyonu'nun çağrısı üzerine Duygulu, Eren'in ceketini 'Utanç Müzesi'ne' göndermişti. Bu Eren'in idam edilmesinden sonra hiçbir eşyasına ulaşamayan aile için önemli bir haberdi. Müzenin açılışına giden Erkan Eren, ceketi gördüğünde "Çok duygulandım. Kokladım, kokusunu alırım kardeşimin diye. Sonra mezarına götürdüm. Şimdi de o emaneti saklayan, Erdal'ın yarısı saydığım Reha'yla buluştum. Ona sıkı sıkı sarılıp, kardeşimin kokusunu almak istedim. Bu düşüncelerle kucakladım Reha'yı" dedi. 23 yıldır öğretmenlik yapan Duygulu'ya "O ceketi 30 yıl önce nasıl aldınız, nasıl sakladınız. Eşinize, çocuğunuza bunu anlattınız mı?' diye sordum.
ANKARA AFİŞLE DONATILDI
Duygulu, "Gözaltına alındığımızda üstünde bu ceket vardı. Ben üşümeye başlayınca çıkarıp bana verdi. Erdal'ın idamından sonra gittiğim her yere götürdüm o ceketi. Kendi yattığım odadan hiç ayırmadım ceketi. Kimseye bir şey söylemedim" diye yanıt verdi ve o günlere dair bir anısını gözleri yaşararak anlattı: "Dernekte sık sık bir araya gelip, politik gelişmeleri konuşurduk Erdal'la. Çok neşeli, hareketli bir arkadaşımdı. Zaman zaman farklı fraksiyonlardaki diğer liselerle çatışmalar, kavgalar oluyordu. Ben Erdal'a göre biraz daha cüsseliydim. Erdal bir gün yanıma gelip, 'Dino diye bir çocuk var. O kurtuluşçu. Cüsseli birisi. Buna ancak sen haddini bildirirsin' demişti gülerek. Benim iyi bir dostumdu, iyi bir kardeşimdi Erdal." Duygulu, Eren'in yargılanması ve idamıyla ilgili görüşlerini şöyle anlattı: "O gün askerin hayatını kaybettiği gösteride binlerce öğrenci vardı. Her yerden silah sesleri geliyordu. Erdal'ın bir askeri vurma ihtimali yoktur. Biz askerleri 'emir kulu, halkın çocukları' diyerek gözetir, sempatiyle bakardık. Bir buçuk aylık bir sürede yargılama yapıldı. Erdal sadece üç duruşmaya çıktı. Davası iki defa Yargıtay'da bozuldu. Ancak Dava İdareler Kurulu idamı onaylandı. Gerçek yaşını bile öğrenmek istemediler. Kurbanlar aranıyordu. Erdal'ın idam kararını protesto için tüm Ankara'yı afişlerle donattık. İdamla ilgili olarak halkın gerçeği görmesi için Erdal'ın bir resmini koyup, 'sen' yazısı yazmıştık. Burada 'sen' yazmamızdaki amaç vatandaşın böyle bir idama karşı tutumuna dikkat çekmekti. Ancak başarılı olamadık. Cezasının infaz olduğunu radyodan öğrendim. Şoke oldum. Uzun süre okula gidemedim. Mezarına bile gitmedim 30 yıl. Şimdi ağabeyi ile buluştum. İlk fırsatta mezarını ziyaret edeceğim Erdal'ın."