Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında gözleri dolarak yaptığı konuşmada, "12 Eylül mağduru" olarak örnek gösterdiği Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın o dönemde cezaevinden tahliye edilmesi, dönemin sıkıyönetim komutanlarını rahatsız etmişti. Dönemin Ankara Sıkıyönetim Askeri Savcısı Albay Nurettin Soyer'in anılarında, Günay'ın tahliye edildiğini öğrenen Ankara Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Recep Ergun'un gece yarısı aldığı bu habere çok sinirlendiği ve savcıları yatağından kaldırarak hesap sorduğu anlatılıyor. Soyer, Uğur Mumcu'nun kitaplaştırdığı anılarında Günay'ın tahliye edildiği günün gecesinde yaşananları şöyle anlatıyor: "Dönemin CHP Milletvekili Ertuğrul Günay yargılanıyordu. Mahkeme salıverilmesine karar vermiş. Gece saat 24.00, yatmak üzereyiz. Telefon çalıyor, açtım 'alo' dedim. 'Ben Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Recep Ergun' diyor karşıdaki ses. 'Buyrun komutanım' dedim. 'Ertuğrul Günay tahliye oldu biliyor musun?' dedi. Bilmiyorum komutanım dedim. Her gün sayısız duruşma oluyor ve bazı kararlar akşam saatlerinde alınıyordu. 'Ama senin savcın da tahliye istemine katılmış' dedi. 'Savcı sanığı tahliye etmez, mahkeme eder. Savcı tahliye isteğine katılmışsa, demek ki gerek görmüş, katılmış. Bu saatte ben ne yapabilirim' dedim. 'Seni buraya aldırırım şimdi' dedi. 'Ben her zaman oraya geliyorum, hemen yollayın arabayı geleyim' dedim. Hanım durmadan elbisemden çekiştiriyor. 'Yapma' diyor. Gecenin o saatinde benden Günay'ın tahliyesi istemine katılan savcının adını istiyor ve 'Sabahleyin bana gelecek o adam' diyor." Ertesi gün Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Recep Ergun'un makamına tek başına gittiğini anlatan Soyer, "Durumu izah ettim, Günay'ın 'gereğinden bile fazla' cezaevinde kaldığını söyledim. Bana inanmayınca Adli Müşaviri çağırdı. O da beni doğrulayınca, bize kahve söyledi" dedi.