KKTC'de Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 36. yılı törenlerle kutlandı. Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'ndaki törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Kılıçdaroğlu, protokolden önce tören yerine gelince, bir süre yalnız oturdu.
Öte yandan 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları için KKTC'de bulunan Kılıçdaroğlu, KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile görüşmesinin ardından, Denktaş'ın çalışma ofisi çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün bir konuşmasında ''Hesap vermekten korkmuyorum'' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Benim bildiğim kadarıyla hesap vermekten korkmayan insan Anayasa'daki dokunulmazlık maddelerinin arkasına sığınmaz. Eğer bir insan dokunulmazlık maddelerinin arkasına sığınıyorsa hesap vermekten korkuyor demektir. Bir başka önemli nokta Sayın Başbakan'a soruyorum, siz, 'Dokunulmazlıkların kaldırılması gerekir, biz dokunulmazlıkları kaldıracağız' diye millete söz verdiniz mi vermediniz mi? Söz verdiniz, üstelik bir değil birden fazla söz verdiniz ve yerine getirmediniz. Üç, söz verip de sözünü yerine getirmeyen politikacıya vatandaş ne der? Bu üç sorunun yanıtını ben doğrusu Sayın Başbakan'dan öğrenmek isterim. Sorduğum sorular çok açık, çok net, Sayın Başbakan da bu sorularıma yanıt versin, ondan sonra biz tartışalım.''
''ANAYASA MAHKEMESİ'NİN BAHÇESİNE GECEKONDU FALAN YAPTIRDIĞIMIZ YOK''
Başbakan Erdoğan'ın yine, ''Anayasa Mahkemesi'nin bahçesine gecekondu yaptırmaktan'' söz ettiğini kaydeden CHP lideri, ''Biz, Anayasa Mahkemesi'nin bahçesine gecekondu falan yaptırdığımız yok, ayrıca benim gecekondum da yok. Ayrıca benim, etrafı çift duvarlarla örülü, havuzlu villam da yok. Sayın Başbakan önce çıkıp Üsküdar Kısıklı'daki havuzlu villalarının hesabını versin millete'' diye konuştu.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ VE 12 EYLÜL
Erdoğan'ın, ''12 Eylül'le hesaplaşacağız'' şeklinde bir açıklamasının da olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''12 Eylül ürünü olan bir parti 12 Eylül'le hesaplaşamaz. 12 Eylül'de onlar kapatılmadı, onlar ödüllendirildi, onların sırtı sıvazlandı, onlar büyütüldü. 12 Eylül faturasını bizler çektik , acısını bizler çektik. Bizim partimiz kapatıldı, bizim genel başkanlarımız Zincirbozan'a götürüldü. Şimdi beyefendi kalkmış 12 Eylül'le hesaplaşacakmış. 12 Eylül ile hesaplaşmaya niyetin varsa niçin CHP'nin vermiş olduğu Anayasa değişikliğiyle ilgili, 12 Eylülcülerin yargılanmasıyla ilgili önerimizi niye reddettiler? Millete niye doğruları söylemiyorlar? Artık bu millet doğruları söylemeyen politikacıdan bıktı. Bakın, benim söylediklerimden, Sayın Başbakan çıksın desin ki 'Şu cümlesi yanlıştır' diyemez, ama ben onun söylediklerinin tamamının doğru olmadığını söylüyorum. Ben samimi konuşuyorum, o samimi konuşmuyor. Ben içten konuşuyorum, o içten konuşmuyor, ben halkıma güveniyorum, o halkına güvenmiyor, ben doğruları söylüyorum, o doğruları saptırıyor. Eğer bir başbakan kendi ülkesini bu noktaya taşıyorsa söylemleriyle, o başbakan artık bu ülkede başbakanlık yapamaz. Zemin kaybediyor Sayın Başbakan, doğruları söylemiyor. Doğruları söylemediği için de biz kendisine bu ağır suçlamaları yapıyoruz.''
Kılıçdaroğlu, söylediklerinin hepsinin gerçek olduğunu, ''Başbakan'ın bunların üstünü kapatamayacağını'' ifade etti.
AĞLATAN MEKTUPLAR
CHP lideri, Başbakan Erdoğan'ın bugünkü Meclis Grup toplantısında, 12 Eylül döneminde idam edilen gençlerin mektubunu okurken gözyaşlarını tutamadığının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
''Başbakan'ın bir özelliği var, her şeyi istismar eder. Erdal Eren'i de istismar eder. Deniz Gezmiş'i de istismar eder. 12 Eylül'de işkence görmüş herkesi istismar eder. Çünkü bunların kafasının arkasında başka planlar var, o amaca ulaşmak için her şeyi istismar ederler. Bunlar dini istismar etmedi mi? İnsanların en temiz duygularını, inançlarını dahi istismar ettiler, onun için bunlara güvenilmez. Bunlar işkence görmedi, bunlar 12 Eyül'de fatura ödemedi. Eğer, çıkıp Başbakan, Erdal Eren'in fotoğrafını gösterip, eğer ağlama numarası yapıyorsa, önce ondan vazgeçip o aileden özür dilesin, halktan özür dilesin. Yaptığı çok ayıp bir şey. Eğer hesap sorulacaksa o aile hesap soracaktır. O aile bile, Erdoğan'ın getirdiği düzenlemelerin 12 Eylül'le hesaplaşma olmadığını çok iyi biliyor.''
Başbakan'ın, ''12 Eylül'le hesaplaşacaksa neden YÖK'ü kaldırmadığını'' soran Kılıçdaroğlu, ''YÖK'ü ele geçirmeden önce bağırıp çağırıyordun. 'YÖK'ü kaldıracağız'' diyordun. Niye YÖK'ü kaldırmaktan vazgeçtin?'' şeklinde konuştu.
HAKKARİ VE VAN'DAKİ TERÖR SALDIRILARI
Hakkari ve Van'daki terör saldırılarına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, ''Şehit olaylarını, terör olayını iç politika malzemesi olarak kullanmak istemediğini, bunun doğru olmadığını'' ifade ederek, şehit yakınlarının tümüne başsağlığı, şehitlere rahmet diledi.
Kılıçdaroğlu, ''Eğer sıfır terörle aldıysanız bir ülke yönetimini ve bugün bu noktaya getirdiyseniz, Recep Bey'in dönüp bir arkasına bakması lazım; nerelerde hata yaptı, toplumu niçin bu noktaya getirdi ve ayrışma sürecine toplumu nasıl soktu? Bir öz hesaplaşması yapması lazım, geriye dönük bir hesaplaşa yapması lazım'' dedi.
KIBRIS KONUSU
CHP lideri, yeni başlayan Kıbrıs müzakerelerine bakışıyla ilgili soru üzerine de, ''Kıbrıs konusunda AK Parti'nin Rum gemi ve uçaklarına liman ve havaalanlarının açılmasına imza atmakla en büyük yanlışlığı yaptığını'' savundu.
Kılıçdaroğlu, ''Şimdi hem imza attılar, şimdi de imzanın gereğini yerine getirmiyorlar. Ve AB de diyor ki 'İmza attın niye gereğini yerine getirmiyorsun?' Çünkü iç tepkiden korkuyorlar'' dedi.
''Kıbrıs konusunda KKTC ve Kıbrıs Türkleri ile beraber ortak ulusal politika geliştirmek durumunda olduklarını'' kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Ortak hareket etmek durumundayız. Kendi düşüncelerimizi Kıbrıs Türküne dayatmamak durumundayız. Akılcı politika izlemek durumundayız. Ama geldiğimiz noktada çok da akılcı bir politika izlemediğimiz ortaya çıktı'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, KKTC'deki sosyal demokrat partilerle ilişkilerine dair soruya karşılık da bu partilerin kendilerini ziyarete geldiğini ve önümüzdeki süreçte ilişkilerin daha gelişeceğini söyledi.