Baba Süreyya Karabulut'un kızının öldürüldüğü evde bulunan 700 bin doların tutanağa geçirilmedi iddiaları üzerine savcılığın başvurusu nedeniyle yürüttüğü soruşturma kapsamında olay yerine giden 6 polis hakkında 3, site yöneticisi ile 2 site güvenlik görevlisi hakkında da 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmasının ardından Karabulut ailesinin avukatı Şanlıurfa da gazetecilere yeni dava ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Şanlıurfa Adliyesinin önünde gazetecilere konuşan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir
"Biz mümkün mertebe olarak kamuoyu ve basında kurumların saygınlığını ve güvenliğini tartışılır hale gelmesin diye sansasyonel şeyler açıklamadık ama, gördüğümüz hukuka aykırıları ve hukuksuzlukları ile de savcılık makamına gerekli şikayetimizi yaptık. Bu nokta da deliller toplandı ve yeni bir iddianame tanzim edildi. 6 tane polis memuru ile ilgili görevini kötüye kullanmaktan, cinayetin işlendiği site yöneticisi ve güvenlik görevlileri suç delillerini gizleme ve karartmadan yönelik ceza davası açıldı. Bir çoğumuz belki Türkiye'de Süreyya Karabulut'un 700 bin dolar ile ilgili açıklamalarından sonra ruhsal problemlerin olduğuna dair yorumlarla çok ciddiye almadık ama gelinen noktalarda o iddiaların doğru olduğu bu iddianamelerle ve sanık polislerin ikrarlarıyla sabit oldu" dedi.
"CİNAYET MALİNDE BULUNAN BİR PARA VAR, HER NASILSA TUTANAĞA GEÇMEMİŞ"
Avukat Rezan Özdemir, cinayet malinde bulunan bir paranın olduğunu ve bu paranın her nasılsa tutanağa geçmediğini ifade ederek, "Süreyya beyin iddia ettiği, fakat burada paranın miktarı, paranın türü, paranın bulunduğu yer ve akıbetiyle ilgili çok ciddi çelişkiler söz konusu, yani hala bu 4 husus tam olarak bilinmiyor. 1, polis memurunun vermiş olduğu ifadesinde paranın orta katta olduğunu söylüyor. Bir diğeri babanın yatak odasında olduğunu söylüyor ve babanın valizinin içerisinde olduğunu söylüyor her
ikisi de. Bir tanesi 40 bin Euro diyor, bir diğeri 17 bin Euro diyor, sanık Mehmet Nida Garipoğlu 30 bin dolar diyordu, Süreyya Karabulut 700 bin dolar dedi. Paranın akıbeti belli değil, paranın miktarı belli değil, paranın türü belli değil. Polisler anneye teslim ettik diyor, Mehmet Nida Garipoğlu 'bana teslim' edildi diyor, polisler saymadık bilmiyoruz diyor fakat rakam bildiriyorlar. Dolayısıyla bunlar çok böyle bir biri ile çelişen, örtüşmeyen ifadeler olarak gözümüze çarpıyor. Biz şunu düşünüyoruz. Cinayet malinde bulunan her şey, hele hele böyle kaçmaya delalet eden, kaçma hazırlığını ortaya koyan böylesine önemli bir delil mutlaka tutanağa geçmeli. Çünkü davanın haline müesil olan en temel delillerden biri. Bunun tutanağa geçmemesi bile bir usulsüzlük, bir hukuka haykırılık, bir görevi ihmali oluşturuyor. Kaldı ki bu para suç delillerini gizlemek için mi kullanılıyor, kaçmayı temin etmek amaçlımı kullanılıyor, acaba emniyete ve kolluğa rüşvet olarak mı verildi. Böyle bir menfaat teminimi oldu gayri meşru ilişkilerle. Şüphesiz ki bu noktada yargılamayı yapacak ve bu hususu aydınlatacak olan mahkemedir. Artık o mahkemenin takdirindedir ama bu alternatiflerin hepsini ayrı ayrı düşünüyoruz. 2, cinayetten bir gün sonra cinayetin işlendiği evin önünde bulunan güvenlik kamerasına kırıktır diye bir tutanak tutmuş polisler. 35 gün sonra maktulenin dayısı gidip bilgisayar kayıtlarını inceleyip bu kamera kayıtlarının kırık olmadığı, aslında var olduğunu tespit edip alıp savcılık makamına kendisi sunuyor. Sen kırık olmayan bir kameraya kırıktır diye tutanak tutuyorsun ve bu delilde cinayetin önemli delili. Çünkü Cem Garipoğlu'nun kaçta girip çıktığı, maktule Münevver Karabulut'un kaçta girip çıktığı, baba Mehmet Nida'nın kaçta girip çıktığı, annenin yine öyle kaçta girip çıktığı, testerenin kaçta alındığı, bunların hepsini bu kamera kayıtları ortaya koyuyor. En önemli delili karartmaya çalışıyorsun.3, Türk Hukuk tarihinde belki de ilk, skandal, baba oğlunu yakalamaya gittiğinde elinde Cem Garipoğlu'nun fotoğrafı var polisin. Polis tam siteye girerken, gri renkli bir otomobille karşı karşıya geliyor. Polis yol verdiği aracın içinde bulunan kişiler ise Mehmet Nida Garipoğlu ve Cem Garipoğlu. Yani sen yakalamaya gittiğin isimlere veriyorsun ve bunu gelip ikrar ediyorsun 'onlarmış meğer, eve girince öğrendik' diyorsun. Daha sonra bu araç tekrar geliyor, tekrar sitenin içinden dönüyor. Ne bur durdurma var, ne bir kimlik tespiti var, yakalamaya gittiğin şüphelilere yol vermen kabul edilebilir bir şey değil. insanın tüylerini ürperten bir hadise gerçekten, skandal maiyetinde. Bununda hukuken ve fiilen kabulüne imkan yok. 4, cinayetten iki gün sonra gelip o sitenin önünde bulunan kayıtlar silinmeye çalışılmış. Kameralarla oynanmış, buda ekspertizi raporları ile sabit. Buda çok ciddi bir ihmal. 5, jandarmanın hemen arkası 60 saniyede geline bilecek bir yere 20 dakikada geliyorsun. 3 dakika 40 saniye ile sanıkları kaçırıyorsun. Bunların hepsi çok ciddi ihmaller, görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlarına sebep oluyor" diye konuştu.
"700 BİN DOLARI SANIKLARDAN BİRİ SÜREYYA KARABULUT'A ADLİYEDE İKRAR EDİYOR, KABUL EDİYOR"
Avukat Rezan Epözdemir konuşmalarını şöyle tamamladı: "Polisler açısından, site güvenliği ve site yöneticileri ile ilgili suç delilleri karartma, gizleme, değiştirme, yok etme oluyor, onlarda 5 yılla yargılanıyorlar. Soruşturma makamında iddianamesini tamamladığı davasını açtığı bizde müdahil olduk. Dilekçelerimizi ve iddialarımızı tekrardan mahkemeye sunduk, inşallah adaletin tecelli edeceğini düşünüyoruz. Karışlıklı açılan 11 tane dava var. Rahmetli Münevver Karabulut'un vefatı ile ikame edilmiş karşılıklı 11 tane dosya var. Bu 11 dosyanın her birinin sonucu bir birini etkiler. Hepsinin arasında bir illiyet rabıtası bir nedensellik bağı var. Orda da bir çok nokta da etkiliye bilir. Polislerin menfaat temin ettiği ortaya çıkarsa o etkiler. 700 bin dolar olduğu iddia edilen veya polislerce farklı rakamlar verilen, o tutanağa geçmeyen, akıbeti belli olmayan paraların, nereye gittiği belli olmayan paraların, acaba baba oğlunun mu götürdüğü, götürdüyse birlikte bir kaçma durumları söz konusu iradeyi mi taşıyorlardı? Yoksa bir başkasına mı servis edildi o paralar. Bunların hepsi tabi ki davayı etkileyecektir. Para ise Süreyya Karabulut'un ifadesine göre 700 bin dolar. Bunun dayanağı nedir? diyeceksiniz. Şuan sanık olarak yargılanan isimlerden bir tanesi, cinayetten 4-5 gün sonra adliyede Süreyya Karabulut'a böyle bir para bulduklarını, 700 bin dolar olduğunu ve fakat bu paranın tutanağa geçmediklerini söylemiş. Zaten bizim hareket noktamız bu şikayet dilekçesi ikam etmemiz ve sonrasında sanıklar bir bir çözüldü, inkar ettiler, deliler toplandı ve dava ikame edimleş oldu. Ama çıkış noktası ve dayanak noktası söylediğim gibi 700 bin dolar onu da sanıklardan bir tanesi kendisi Süreyya Karabulut'a adliyede ikrar ediyor, kabul ediyor" şeklinde konuştu.