Giriş
17 yaşındaki Nazlıcan Tağızade ile evliliği günlerce tartışılan Halis Toprak'la o dönem çok zorlamama ve istememe rağmen bir söyleşi gerçekleştirememiştim. Kısmet işte... Bir cenazede karşılaşınca, "Ağa, herkese konuştun bir bana konuşmadın!" diye serzenişte bulununca, "Gel kız o zaman eve!" dedi. Doğrusunu isterseniz giderken Halis Ağa'nın yine sadece TMSF ile ilgili konuşacağını sanıyordum. Öyle olmadı. "Ben de bıktım bu meseleyi sürekli anlatmaktan. Al sana doküman, ne yazacaksan yaz oradan!" deyiverdi. Ve sonra da beni hayretlere düşüren itirafları sıralamaya başladı... Halis Ağa ile söyleşi gerçekten çok keyifliydi. Keşke imkânım olabilseydi de sizlere 12 yaşında merkep üzerinde ticaret yapan Halis Toprak'ın bugüne kadar uzanan öyküsünün tamamını aktarsaydım...
Pek bir zayıflamış ve halsiz gördüm sizi...
Ameliyat oldum biliyorsunuz... Daha tam toparlayamadım... Ondandır...
Nazar mı değdi size ne? Birkaç ay önce zımba gibiyim, bütün kadınların aradığı erkek benim filan diyordunuz...
He vallahi doğru... Nazar mı yoksa bu son olan olaylar beni bitirdi mi bilmiyorum ama doğru tatsızım...
Son olan olaylardan kastın ne?
Daha ne olacak işte. Gördüğün gibi. Şu üzerinde oturduğum koltuk bile benim değil artık. Anlayacağınız, evim yok, barkım yok, param yok, ailem yok. Yok da yok. Facia ya benim durumum. Perişanım.
(Gülerek) bence siz ilk eşiniz Ayşe Hanım'ın ahını aldınız. Ona ettiklerinizi mi çekiyorsunuz ne?
Aha o olabilir... Ayşe Hanım'ın üzerimde ki hakkı sorulsa benim yatacak yerim yoktur! Burada da öbür dünya da. Ona hiç rahat vermedim çünkü. Çok üzdüm. Bak Ayşe Hanım deyip geçme. Ayşe Hanım, Ayşe Hanım'dır. Bir gün bir gazetede resmini gördün mü? Tarihte gelmiş geçmiş en büyük kadın odur bana göre. 11 çocukla yalnız bıraktım onu. Hepsini adam gibi yetiştirdi. Bir tanesinin burnu bile kanamadı. Ben çok ettim ona ama...
Görüşüyor musunuz peki?
Önceden görüşürdük. Hep bana dua ederdi. Ama Nazlıcan'dan sonra görüşmek istemedi benimle. Çok kızmış bana. Zaten dedi ilk duyduğunda. "Bir ayağın çukurda. Yakışır mı bu sana? Ayıp ettin" diye...
Özlediniz mi?
He valla çok özledim. Şimdi o olsa bana yemek yapar, bakar. Çünkü eski topraktır.
Nazlıcan bakmıyor mu peki sana?
Yav Nazlıcan nasıl baksın Ayşe Hanım gibi. O daha çocuk.
Nerede şu anda?
Yok evde... Gazeteci geldi mi saklanır... Teyzesine gitti... Gitsin bırak... Burada olsa ne olacak?
Nasıl yani? Yoksa bir problem mi var?
Yav o da mutsuz. Biraz da anasının etkisinde kalıyor. Anası biraz kafadan çatlak. "Biz böyle gelmedik" dedi. "Biz uçak vardı, helikopter vardı, yat vardı diye geldik" diyor. Bunlara ne oldu? Bunların hepsi gitti, sen bizden kötü oldun! Neredeyse biz sana bakacağız" diyor. Kız da haklı olarak, "Ben bu TMSF'yi bilmiyordum. Bilseydim seni almazdım" diyor.
Neden haklı ?
Eee yav yazık... Ben de olsam yetmiş yaşındaki adamı niye alayım? Esasını sorarsan odur yani...
Yani seninle para için evlendiğini mi söylüyorsun?
Ne yapsın. Ben size şöyle diyeyim. Sen dünyaya geldin mi istersin ki rahat edesin, dünyanın nimetlerinden istifade edersin. Maalesef bunların olması için de itibarın olsun, paran olsun bunların hepsi bende vardı. Paran varsa düşmanın senin adamındır, paran yok ise dostlar bile düşman olur. Bir sürü arkadaşlarımız vardı. Yedik, içtik, gezdik. Ama şimdi hele bir bak. Bir tanesi telefon bile açmadı. "Ne yapıyorsun?"demedi. Ama Kadir Eriş hariç... Kadir Ağabey her zaman arar. Ben gidemiyorum ama yemeğe çağırır. O başka...
Peki Nazlıcan ile evlendiğinize pişman mısınız?
Yav tabi. Bu adam benim başıma bunları getirmeseydi. Ben evlenmezdim.
Hangi adam?
Hangi adam olacak? Ahmet Ertürk. Sıkılıyordum. Bunalmıştım yaptıklarından. Dedim, "Bir evleneyim de onunla uğraşayım" Valla gerçekten öyle. Bu Ertürk'ün yedi kat cehennemde yeri yok. Mahvetti beni. Ailem dağıldı. Kimsem kalmadı.
Ama aileniz sizi aslında bu evlilik yüzünden terk etmedi mi?
Evet, ailenin yüzde 99'u küstü. Sadece iki oğlan iyidir. Diğerlerinin hepsi küstüler.
Herkes kırıldı. Şimdiye kadar herkes sizin arkanızdaydı oysa.
Benimle birlikte olan bu evlilikten sonra herkes değil sadece. Bu herkesin üzerine bir herkes daha koy hiç kimse kalmadı!
Değmedi yani sonuçta?
Değmek olur mu? Hiç değmedi. Rezil ettim kendimi. Bitirdim. Ne gereği vardı imdi bilmiyorum...
İLK EŞİMDEN AF DİLEYECEĞİM
Peki başka evin filan kalmadı mı?
Hiçbir şeyim yok. Hepsine el konmuş. Lice'ye gideceğim. Lice de de evim yok ama. Kiralık ev bulurum herhalde.
Kaç kızınız var?
8 tane. Her birine aylık 15 bin dolar veriyordum. Sekiz tanesine 120 bin dolar. Ayrıca da bakıyordum. Onlara ev verdim, dükkân verdim. Şimdi işleri çok iyi... En kötü içlerinde benim durumum.
Babalarına sahip çıkarlar herhalde...
Vallahi de billahi de çıkmıyorlar! Çıkarsa çıkarsa iki oğlum çıkar. Bir de yine ümidim Ayşe Hanım. Durumu çok iyi onun. Ayşe gibi kimse olmaz. O ayrı. Namazında, niyazında, büyüklüğünde Allah'ın kudreti işte. Ona öyle bir varlık verdi ki anlatamam. Düşün Kadir Topbaş kiracısı. O sağlam, onun var. Daha yeni beş milyon dolara iki tane daire aldı. Çocuklarına da alır. Asla faiz yemez...
Galiba sonunda onun yanına gideceksin... Kürkçü dükkânı misali...
He valla öyle olacak. En üzüldüğüm şey eskiden hep bana dua ederdi. Şimdi etmiyormuş. Kesmiş. Onun için gideceğim ona...Affet beni diyeceğim...
Ee seni kabul edecek mi?
Kabul etmezzz... Çok gururludur ama iki oğlanın hatırını kırmaz. Onlar araya girerse dayanamaz. Bir de ne olursa olsun bana acır. Şimdi benim bu durumumu görse dayanamaz... İnsandır çünkü Ayşe Hanım... Hem de büyük insan...
ZÜĞÜRT AĞA!..
Şu halime bak. Keşke merkeple mal sattığım günlerde kalsaymışım. Neye yaradı yani onca çaba, onca gayret? Şimdi bu yaşımda Lice'ye geri dönüp tekrar merkebe bineceğim... O koca Halis Ağa şimdi oldu merkepli Züğürt Ağa... Öyle değil mi?
YARIN: HALİS AĞA BUNDAN SONRA NE YAPACAK?