|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: MB yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |  |
  |
|

Siyasette "Dön baba dönelim" felsefesi...
Demokrasimizi krizden krize sürükleyen "Dön baba dönelim" kısır döngüsünü 21'inci yüzyıla taşımayı başarabildiğimiz için, buna katkısı olan herkes kına yakabilir. Bir ülke başarılı olduğu zaman, bundan herkes yararlanır... İlk Boğaz Köprüsü Demirel döneminde başlatıldı diye, onun rakibi olan Ecevit bu köprüden hiç geçmedi mi? İkinci Boğaz Köprüsü Özal döneminde yapıldı diye, onu boykot eden Demirel ve Erdal İnönü bu köprüyü hiç kullanmadılar mı? 2001 ekonomik krizi ertesinde bankalarının, şirketlerinin değeri 100 milyon dolar etmeyen sermaye sahipleri, 2002 seçimlerinde AK Parti'ye oy vermediler. Ama sağlanan istikrar sonunda onlar da milyar dolarlarla yabancı ortaklar bulmadılar mı? Sanki dahi yöneticileri iş başına getirip, sermayelerini takviye ettiler de o yüzden mi şirketlerinin değeri milyar dolarlara ulaştı? 1950'de Demokrat Parti, İnönü'nün kardeşi Rıza Temelli'nin mal varlığı üzerinden muhalefet yaparak iktidar oldu. Demokrat Parti'yi Yassıada'ya götüren CHP muhalefetinin ağır silahları da Polatkan'ın akrabaları ve Fatin Rüştü Zorlu'nun ilişkilerine dönük iddialar değil miydi? 27 Mayıs'ı yapanlar, bunlara dayanmadı mı? 1960'ları ve 70'leri Demirel'in kardeşi ve yeğeni üzerindeki CHP iddiaları, "Mobilya Dosyaları" sürükledi. 1990'lara ise Demirel'in Özal dönemine ilişkin "Koskotas Dosyaları" iddiaları ile girdik. Sonra Demirel cumhurbaşkanı olunca Özal'ın öğrencisi Mesut Yılmaz'ı Başbakan yaptı. Arkasından Mesut Yılmaz Yüce Divan'a gitti, cumhurbaşkanlığı sona erince de Demirel'in diğer bir yeğeninin bankası gündeme geldi. Her siyasi rakibin karşıtını "Hırsız" diye suçlamayı siyaset yapmak sandığı bu ortamda, bunca icraat nasıl korkulmadan yapıldı, şaşırmıyor musunuz? Veya Balkan Savaşı'ndan kalan "Edirne'ye Enver gireceğine Bulgar girsin" söyleminin, bugün de mesela "AB'ye bunlar gireceğine, hiç girmeyelim" biçiminde yansımalar gösterdiğine hayret etmiyor musunuz? Eğer son dönemde YTL değerini korumasaydı, enflasyon düşmeseydi, CHP yeni görkemli genel merkezini, Hazine'den aldığı yardımla yapabilir miydi. Bunca karalamaya rağmen bu kadar özelleştirme nasıl yapılabildi, şaşırmıyor musunuz? Siz olsanız siyasete girip, hayal ettiğiniz icraatı yapmak için adınızı, itibarınızı tehlikeye atmayı göze alır mıydınız? Siyasetçilerin kendilerini bu kadar yıprattığı bir ortamda "Derin Devlet"in daha da derinleşmesinden daha doğal ne olabilir ki?
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|