 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: ES yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |  |

Ankara'nın ayıbı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) seçim barajı kararının gerekçesinde uzun bir referans listesi sıralanıyor. Listede Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin 22 Haziran 2004'te kabul ettiği çağrı da var: "Türkiye barajı düşürmek ve yurt dışındaki vatandaşlarına oy hakkını sınır kapılarıyla sınırlı tutmaktan çıkarmak için Milletvekili Seçim Kanunu'nu değiştirmeli." Alın size bir ayıbımız daha! 1974'teki CHP-MSP koalisyonundan bu yana Türkiye'de gelip geçen tüm hükümetler yurt dışındaki Türkler'e seçme hakkı vaat etti. Dahası 23 Temmuz 1995'te Meclis'ten geçen Anayasa değişikliği paketinde bu konu da yer aldı, 67'nci maddeye şu fıkra eklendi: "Yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler." Dahası bu hükümetin üyeleri her Avrupa ziyaretlerinde, söz üstüne söz verdiler. Sadece iki örnekle hatırlatacağız: "Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ilk genel seçimde oy kullanabilmesi için çalışmalar sürüyor. Bu sorun çözülecek. Sizin demokrasimize katkınız için elimizden geleni yapacağız" (Devlet Bakanı Mehmet Aydın, 19 Temmuz 2004, Paris) "Seçimlerde oy kullanma talebiniz haklı ve yerinde. Dönüşte Ankara'da değerlendireceğiz." (Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, 17 Ocak 2007, Berlin) Ne yazık ki, oralarda verilen sözler burada unutuldu. Anayasa'nın emrettiği yasal düzenleme de 7 yıl geçmesine rağmen yapılmadı. AB'nin her fırsatta eleştirdiği, hayata geçirilemeyen reformlara bundan daha somut bir örnek olur mu? Ancak Avrupalı Türkler'de bıçak kemiğe dayandı. Avrupa Türk Demokratlar Birliği, Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu, Avrupa Türkleri Birliği, Avrupa Demokrasi Vakfı, Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı, Berlin Türk Cemaati gibi kuruluşların çatısı altında güçlerini birleştiren onlarca Türk sivil toplum örgütünün yöneticileri gözlerini kararttılar. Gerekirse topluca Ankara'ya çıkartma yapacaklar. Gerekirse AİHM'e başvuracaklar.
Avrupa'da çok, Ankara'da yok Üstelik taleplerin çerçevesini genişleterek. Artık sadece AB ülkelerindeki konsolosluklarda sandık kurulmasıyla ve/veya mektupla oy hakkıyla yetinmeye niyetli değiller. Seçilme hakkı da istiyorlar. Haksızlar mı? AB'nin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu'nda Türk var: Vural Öger, Cem Özdemir, Feleknaz Uca, Emine Bozkurt. Alman parlamentosunda Türk var: Lale Akgün, Ekin Deligöz, Hüseyin Kenan Aydın, Sevim Dağdelen, Hakkı Keskin. Danimarka parlamentosunda Türk var: Hüseyin Araç. Belçika federal meclisinde Türk var: Emin Özkara, Cemal Çavdarlı. Hollanda parlamentosunda Türk var: Coşkun Çörüz, Saadet Karabulut, Fatma Koşer Kaya, Nebahat Albayrak. İsveç parlamentosunda Türk var: Yılmaz Kerimo, Mehmet Kaplan, İbrahim Baylan. Alman eyalet meclislerinde Türk var, Belçika federe meclislerinde Türk var, federe hükümetlerde Türk var, Avrupa'nın onlarca büyük kentinin belediye meclislerinde Türk var Ama Ankara'da Avrupalı Türkler'in tek temsilcisi yok. Almanya'da Türkler iktidarı belirleyebiliyor. Türkiye'deki siyasi kadrolar yurt dışındaki 5 milyon vatandaşı yok sayıyor. Hatırlatırız: Her şey bir yana, milyonlarca seçmenin iradesinin sandığa yansımadığı bir seçimin meşruiyeti tartışmalı hale gelir. Avrupalı Türkler'in bir seçim sonrası AİHM'den öyle bir karar çıkarttıklarını düşünün. Ayıkla pirincin taşını! Siyasiler ortalık karışmadan bu ayıbı temizlemek zorundalar.
|
|
 |
|
|