 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
Tel: 0537 660 71 21 | Fax: 0212 280 05 51 | SMS: UT yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Benzetmek gibi olmasın!
Muhafazakâr hükümet 2.5 milyar dolarlık savaş uçağı alımı için anlaşma yapmıştı. 20 yıl içinde 7.5 milyar doları bulabilecek bir bilanço. Geçenlerde seçimler oldu. Sosyalist Parti, sosyal demokratlar, devlet üniversiteleri harçlarla "paralı" hale getirilirken, savaş uçaklarına yapılan harcamanın manasız olduğunu ilan etti. Uçakları da, harçları da iptal edeceğini duyurdu. Muhalefetin önemli seçim kozlarından biri buydu. Seçimi onlar kazandı ama mecburen muhafazakarlarla da koalisyon olacaktı. Başbakanlığa gelen Gusenbauer'in dışında, partinin taban liderlerinden Josef Cap da diyordu ki: "Bir araştırma komitesi, bu inanılmaz savaş makinesinin manasız inşası konusundaki siyasi sorumluluğu aydınlatmak zorunda. Bizim bu uçaklara ihtiyacımız yok. Bu, ideolojik değil, mali bir mesele. Uçaklar anormal çok para tutuyor. Her zaman inandım ki, bu parayla yapılabilecek çok daha önemli ve iyi şeyler var."
Avusturya'da karar henüz netleşmedi. Zaten, eski bir imparatorluk olsa da, "Tarafsızlık günü"nü "milli bayram" diye kutlayan, etrafında "sıcak" komşuları bulunmayan, (300 bin kadarı Türk) 8 milyon nüfuslu bir ülkeden söz ediyoruz. Bu "refah devleti"nin toplam milli gelirinin neredeyse 70 milyonluk Türkiye'ninki kadar olduğunu, kişi başına alım gücünün yıllık 32 bin dolarla bizim ortalamanın 6-7 (8-9!) katını bulduğundan söz eder isek; "Bir devletin zenginliğine bak; bir de ayıramadığı, mesele yaptığı paraya bak!" diyesimiz gelir.
Gelir, çünkü biz, 10 milyar dolarlık savaş uçağı alımının daha kapıya dayandığı bir ülkede yaşıyoruz. Daha yeni 2.9 milyar dolara 30 F-16 almaya karar verdikten sonra; ABD'den, Lockheed Martin firmasından, 100 adet "yeni nesil savaşçı" F-35'e yazıldık. Çünkü, "Bizim komşularımız, içinde bulunduğumuz sıcak bölge, bir kısrak başı gibi Avrupa, Balkanlar, Akdeniz, Kafkaslar, Ortadoğu'ya uzanan coğrafyamız, tarafsız değil NATO dahilinde hep taraf olmamız"... hepsi hepsi problemli!
Ama bir problem daha var. Mesele, Avusturya ile Türkiye'nin ihtiyacının aynı, "benzetme"nin gerçekçi olup olmadığından ibaret değil. Bir mesele de şu: Kağıt üstünde "Avusturya gibi" demokrasi olan bir ülkede, askeri harcamaların, silah, uçak alımlarının "Avusturya gibi" tartışılıp tartışılmaması. Bir yandan "Avusturya gibi" olup bir yandan "Suudi Arabistan Krallığı gibi" davranılabilmesi. Bu 2.9 milyar dolarlık, o 10 milyar dolarlık uçaklara belki hakikaten ihtiyaç vardır. Belki de yoktur. Bunu kim tartışıyor? İktidar? Muhalefet? Meclis? Medya? 240 F-16'dan yüzde 10'unun neden düştüğünü, ABD'li firmayı da içeren ne tür raporların hazırlandığını, mekanik hataların ne olduğunu, şehit pilotların ailelerinin uçak yapımcıları karşısında bir haklarının bulunup bulunmadığını; Kim tartışıyor? Bir F-16'da düşen ABD'li Yüzbaşı Ted'in, yıllar önce karısına bıraktığı, "F-16 ile düşersem benim için ağlama. Çünkü yapmak istediğimi yaparken ölmüş olacağım. Ama hemen kaza raporundan bir kopya ile kentin en iyi avukatını bul mutlaka. Çünkü, kaza ve ölüm benim hatam olmayacak" deyişiyle orada yapılan bir sorgulamayı burada kim yapıyor? Sözde "ortak proje" gibi görünen F-35'lerde de, ABD'li firmanın, "Bilgisayar yazılım kodları"nı vermemesini kim mesele ediyor?
Mesele bu. Yoksa belki daha da fazla uçağa, silaha ihtiyaç vardır. Belki daha fazla okula. Daha fazla sosyal politikaya da. Her subayın yurdu dolaşarak pek çok kişiden daha iyi görmesi, bilmesi gerektiği üzre, derin yoksulluğa karşı daha fazla kaynak ayırabilmeye de. Daha çok tartışmaya, kimseyi, hiçbir meseleyi muaf, dokunulmaz kılmamaya da ihtiyaç vardır belki!
|
|
 |
|
|