  |
|
Yarın onu yalnız bırakmayalım!
Yarın saat 10.00'da, Beyoğlu Adliyesi'nde (Sütlüce'de Askerlik şubesinin yanında) ünlü bilim kadınımız Muazzez İlmiye Çığ'ın duruşması var. Davanın nedeni; dünyanın sayılı Sümerologlarından biri olan ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bulunan Sümer, Akat ve Hitit dillerinde yazılmış 74 bin çivi yazılı belgeyi tercüme eden Muazzez İlmiye Çığ'ın kadınların başlarının örtmesinin Sümerler'e dayandığını söylemiş olması. Belgelere göre örtünmeye; M.Ö. 4000 yıllarında Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki Mezopotamya bölgesinde yaşayan ve çivi yazısını icat eden çok tanrılı Sümerler'de rastlanıyor. Muazzez İlmiye Çığ da bu belgelere dayanarak, özellikle büyük tanrıların ve şehrin tanrısının evleri daha doğrusu mabetleri olduğunu, bu mabetlere isteyen kadınların 'Tanrının gelini' olarak girdiğini ve kutsal bir görev olarak genel kadınlık yaptıklarını ve bu kadınların diğer rahibelerden ayrılması için başlarını örttüğünü açıklıyor. 'Vatandaşlık Tepkilerim' adlı kitabında bunları dile getirdiği için de hakkında dava açılıyor.
ATATÜRK'ÜN İSTEĞİ Muazzez İlmiye Çığ'ın anlattıklarına göre; Atatürk'ün Sümerliler'e özel ilgisi vardı ve okuduğu kitaplara göre onların Türkler'in atası olabileceğini düşünüyor. Çünkü Türkler'in çok eski çağlarda Orta Asya'daki iklim değişiklikleri yüzünden vatanlarını bırakarak çeşitli yönlere göç ettiklerinden yola çıkan Atatürk, bunlardan bir kısmının Anadolu'ya göçen Hititler veya onlardan önceki halk, bir kısmının da Mezopotomya'ya gitmiş Sümerliler olma olasılığı üzerinde duruyor.
KİTABIMDA YORUM YOK Kimi kitaplarda Sümerliler'in kuzeydoğudan göç etmiş olabilecekleri, dillerinin Türkçe'ye benzediği ve Sümerce'nin dillerin başlangıcı olabileceğini okuyunca; tarihsel gerçekleri kaynaklarından araştıracak uzmanlar yetiştirilmesi için Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'ni açıyor. Bu fakültede okutulan en eski dil ise Sümerce oluyor. Muazzez İlmiye Çığ da ilk öğrencilerden biri. Bankalara Sümer ve Eti adını verdiren, Sümerliler'in ve Hititler'in halkımız tarafından tanınmasını isteyen Atatürk'ün isteğini yerine getirerek çiviyazılı belgeleri gün ışığına çıkarıyor ve emekli olduktan sonra da bunları kitaplaştırıyor. "Benim kitaplarımda yorum yok!" diyor İlmiye Çığ, "Bilimsel gerçekler var. Aziz Atamızın istediği doğrultudan, herhangi bir siyasal veya dinsel etkiye kapılmadan bilimsel gerçekleri ortaya koyduğuma inanıyorum." Bu gerçekler ışığı altında da 2006 yılında bir savcı tarafından hakkında dava açılıyor. Hadi gelin, bu davada onu yalnız bırakmayalım. Saat 10.00'da Beyoğlu Adliyesi önünde olalım.
|