|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: EB yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Neo-Uzancılık
Tüm dünyada yeni bir moda var. Eskinin gelenek veya düşünce yapılarını günümüze uyarlama çabası bu. Bu akımın en ünlü kolu Amerika'da ortaya çıkan Neo-con'lar. Konservatizmin (muhafazakarlığın) günümüz koşullarına uyarlanmış, emperyalist biçimi bu. Her akım gibi neokonservatistler de taklit ediliyor. Üstelik sadece düşünce alanında, siyaset alanında değil, medyada da rastlanıyor bu taklide. Medya gücünün bir silah olarak kullanılması Uzanlar'la özdeşleştirildi nedense Türkiye'de. Ancak medyayı silah olarak kullanmanın nasıl geri tepebildiği ve itibarı nasıl yerle bir edebildiği de öğrenildi bu deneyim sırasında. Onun için medyada yeni bir model ortaya çıktı, ben adına "Neo-Uzancılık" diyorum çünkü bu model eski uygulamanın yeni bir form içinde yapılmasını gerektiriyor. Nasıl mı? Diyelim ki, bir medya imparatorluğunuz ve bu gücü kullanarak kurduğunuz bir iş yapınız var. Kendinizce ciddi paralar kazanmış, başarılar elde etmişsiniz. Uluslararası arenada girişimleriniz, saygınlık arayışınız var. Artık gazete ve televizyonlarınızı bir silah olarak kullanarak adınızı kirletmek istemiyorsunuz. Bu durumda ne yapıyorsunuz? Sözde bağımsız, özde tamamen kendinize bağımlı bir medya organı yaratıyorsunuz. Adına "bağımsız medya" diyorsunuz ama herkes bu kurumun size ait olduğunu, sizin tarafınızdan finanse edildiğini, bankadan aldığı krediye sizin kefil olduğunuzu, reklam gelirlerini sizin tahsil ettiğinizi vs. biliyor. Ve diyelim ki bir bankayla birlikte sahip olduğunuz bir petrol dağıtım şirketiniz var ve bu şirketin kontrolünün tamamını elinize geçirmek istiyorsunuz ama gerek banka yönetimi, gerekse banka yönetiminde etkili olan sendika ve burada hissesi olan parti buna karşı çıkıyor. Elinizdeki gücü devreye sokmanız lazım ama dediğim gibi artık adınızı bir saygınlık şalına sarmak istiyorsunuz. Ne yapıyorsunuz o zaman? "Bağımsız gazetenizi" devreye sokuyorsunuz. Bağımsız gazete banka yönetimini salvo ateşine tutup yumuşatıyor, sonra sendika yöneticilerinin tarihte kalmış dosyalarını gündeme getiriyorsunuz. Bağımsız gazete günlerce manşetten haber yapıyor, sendika yönetimi de pes ediyor. Ardından sıra yönetimde söz sahibi olan partiye geliyor. O da kampanyadan nasibini alıyor. En sonunda herkes hizaya geliyor, siz istediğiniz hisseleri devralıyorsunuz. Özetle hem medya gücünü kendi kişisel çıkarınız için sonuna kadar kullanıyor, isteklerinize karşı gelenlere medya aracılığıyla meydan dayağı attırıyor, gözdağı veriyorsunuz, hem adınızı temiz tutuyorsunuz. Aynı şekilde en büyük rakibiniz halka açılacağı zaman siz devreye girmiyorsunuz, bağımsız gazeteyi harekete geçiriyorsunuz. Bağımsız gazete yine sizin adınıza bir kampanya başlatıp kamu görevlilerine inanılmaz bir baskı uyguluyor, bankalara şantaj yapıp gözdağı veriyor. Ama siz yine kenardasınız. Sahibi göründüğünüz medya gücünü doğrudan devreye sokmadan, maşa vasıtasıyla ateşten kestane almanın bu inanılmaz örneği, medyada "neo-Uzancılığın" en çarpıcı örneğidir.
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|