 |  |
  |
|
Çetelerin bahanesi hep PKK
Bazı okurlarımız, Sabah gazetesinin dünkü manşetini farklı değerlendirmiş. "Çete kurmak" suçlamasıyla tutuklanan yüzbaşının savunmasında söylediği, "Silahları PKK'ya karşı saklıyordum" cümlesini manşet yapmıştık. Niyetimiz buradaki çarpıklığı vurgulamaktı. Çünkü yıllardır Türkiye'yi içten içe kemiren her türlü pisliğin arkasından "benzer bir bahane" çıkıyor: "PKK ile savaşıyorduk." Susurluk rezaletinden bu yana bu köşeyi okuyanlar, bu konudaki tavrımızı net olarak görmüştür: "Devlet çete kurmaz." Ve hep yazdık, "Devlet çeteciyi koruyamaz." Susurluk çetecilerinin de bahanesi aynıydı: "PKK ve PKK'ya yardım edenlerle mücadele ediyorduk." Ancak PKK ile mücadele edenlerin marifetleri ortaya çıkmıştı. Cinayet, tahsilat, tehdit, şantaj ve her nevi pislik. Sonra başka olaylar da patlak verdi. Bunların son örneklerinden birini Şemdinli'de gördük. Son olarak da "Atabey Çetesi" ortaya çıktı. Hepsinin kılıfı "PKK ile mücadeleydi." Ben de yarın eve 10 kalaşnikof, 5 tabanca, binlerce mermi, birkaç roketatar, 300-500 kilo C4 depolayayım. Bir baskın olursa bahanem hazır: "PKK ile mücadele edecektim." Öbür gün bir başka evden de benzer şeyler çıkabilir. Onlar da "PKK ile mücadele edecektik" veya "Şeriatçılara karşı hazırlanıyorduk" diyebilir. Böyle bir savunma olabilir mi? Türkiye'yi, Türkiye'nin anayasal durumunu, birliğini, bütünlüğünü, varlığını korumak "çetelere" mi kaldı! Ya da böyle bir bahane arkasına sığınana "hak mı vereceğiz..." Devlet hukuk temeli üzerinde durmak zorunda değil mi? Bizim bakış açımız budur! Peki bizim başlığımız bu bakış açısını anlatıyor muydu? Galiba pek anlatmıyormuş...
|