 |  |
Dicle-Fırat ve AB'nin talepleri
Dışişleri Bakanı Gül AB konusundaki "dezenformasyon" kampanyasına örnek olarak Dicle ile Fırat'ın yönetiminin "Uluslararası bir kuruluşa devredilmesi" iddiasını gösterdi. İyi ama daha dün bir AK Parti milletvekili bu iddiayı tekrarladı. Hem de Gül'ün memleketi Kayseri'de!.
İnternet ortamında AB üstüne komplo teorilerinin ve sistemli "dezenformasyon" kampanyalarının bini bir para... En yaygınlardan iki örnek verelim: " Çerçeve Belge'nin 23'üncü maddesinde 'Müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya Türkiye'de bir Kürt devleti kurulursa, görüşmelerin o devletlerle de devam edeceği' hükmü yer alıyor!" Çerçeve Belge zaten 23 madde. Ve sözü edilen o sonuncu maddede "AB Komisyonu'nun Türkiye'nin tüm alanlarda kaydettiği ilerlemeyi yakından izlemesi, her başlığın açılıp kapanmasında bu değerlendirmeleri gözönünde bulundurması, gerekirse kapanmış bir başlığın yeniden açılmasını tavsiye etmesi" öngörülüyor. Ama gel de komploculara anlat. İkinci örneğin taraftarı daha da çok. "AB, Dicle ve Fırat'ın yönetiminin uluslararası bir kuruluşa devrini istiyor !" Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'ün bile inandığı iddiaya kaynak olarak kimileri AB Komisyonu'nun 4 Ekim 2004'te yayınladığı Etki Belgesi'ni gösterdi, kimileri 3 Ekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve Belgesi'ni, kimileri de 2003'te yayınlanan Katılım Ortaklığı Belgesi'ni (KOB)...
Meclis'e AB semineri! O kadar dal budak sardı ki bu iddia, sonunda Meclis'e kadar ulaştı. Dışişleri Bakanı Gül önceki gün AK Parti Grubu'nda AB konusunda "Kasıtlı propagandalar"dan yakındı, şöyle dedi: "Sözde Dicle ve Fırat'ın suları, bir uluslararası kuruluşa devredilecekmiş. Bunlar çok ayıp, yakışık almayan yanlış enformasyonlar..." Gül'ün eleştirisinden bir gün sonra bir AK Parti milletvekili iddiayı tekrar gündeme getirmesin mi! Hem de bu konularda bilgi sahibi olarak tanıdığımız Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez. Hem de Gül'ün memleketi Kayseri'de. İşte Çömez'in dün Erciyes Üniversitesi'nde düzenlenen "Kuzey Irak'ta neler oluyor" konulu konferansta söyledikleri: "AB sürecinde, Türkiye'nin GAP bölgesindeki çok önemli su kaynakları, uluslararası bir iradeye alınmak isteniyor. Bu dayatma ile Avrupa, Kuzey Irak'taki olası Kürt devletine karşı su kaynaklarımız konusunda en büyük kozumuzu elimizden almaya çalışıyor!" Buyurun... Hükümet kendi milletvekili ikna edemezse, kamuoyunu "dezenformasyon" kampanyasının etkisinden nasıl koruyacak? Galiba milletvekillerine de AB eğitimi semineri düzenlemek gerekiyor. Konunun aslı şu: 14 Nisan 2003 tarihli KOB'da, "Sınıraşan sulara ilişkin işbirliğinin, Su Çerçeve Direktifi ve AB'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uygun geliştirilmesi" isteniyor. Anlamı: Meriç gibi AB üyeleriyle paylaşılan ırmakların yönetimi AB müktesebatına göre yürütülecek. Fırat ve Dicle gibi ırmaklar da Helsinki Sınıraşan Sular Sözleşmesi'ne göre. Çünkü o sözleşme de AB hukukunun parçası. Ancak yetki de, yönetim de, sorumluluk da "sadece" Türkiye'de olacak. AB'nin hiçbir belgesinde Dicle-Fırat'ın "devri" yok ama Ankara Büromuzun bugün SABAH'ta yer alan haberinde söz edilen "Kürtçe eğitim" talebinin İlerleme Raporu'na girmesi güçlü olasılık. Dahası, aralıkta açıklanacak yeni KOB'da bu talebin daha açık ifade edilmesi kesin. Çünkü 2003 KOB'unda Türkiye'den "Anadilde eğitimin yolunu açması" zaten istenmişti. O dönem müzakere tarihi almadığımız için üstünde durmadık, kurslara izinle geçiştirdik. İki belgenin farkını da hatırlayalım: İlerleme Raporu'nda eksikler sıralanıyor, KOB'da ise eksiklerin giderilmesi için takvim veriliyor. Peki uymazsak ne olur? Müzakereler durur. Bu kadar basit!
|