Bu ne biçim Hürriyet Ertuğrul?..
Bilirsiniz ben başka gazetelerin yayın politikalarına pek karışmam.. Kendi gazetesi ve televizyonu olan insanların, Türkiye'nin başka konusu yokmuş gibi, rakip gazetecileri ve televizyoncuları ele alıp, sabah akşam gazetecilik dersi vermelerini doğru bulmam.. Niye bulmam?.. Çünkü gazeteci eğer daha doğrusunu ve daha iyisini biliyorsa, kendi yapar.. Rakibine ders verene kadar kendi gazetesini ya da televizyonunu daha okunur, daha izlenir, daha sevilir kılar.. Bizim medyada daha çok bir hesabı, ya da çekememezliği olanlar, rakiplerine vurup, pozisyon kazanmaya çalışırlar.. Son zamanlarda bakıyorum, 20 yıllık meslektaşım Ertuğrul Özkök'ün yönettiği Hürriyet'te de bir sürü kişi iş gücü bıraktı, rakiplere vurarak kendini okutturma çabasına girişti..
AKIL YOKSUNU GAMMAZ Bak sevgili Ertuğrul.. Daha 4 gün önce, benim ismimi kullanarak okunur olmaya çalışan bir garip çocuk, senin gazetende, akıl ve izan ölçülerini tamamen altüst edecek bir yazı kaleme alıp, aklı sıra bana vurmaya kalktı.. Bu çocuğun akıl ve izandan yoksun yazısı, bir yazı içindeki en basit bir ironiyi bile anlamaktan aciz olduğunu gösteriyordu.. Yazıdaki en basit ironiyi anlayamayan beyni, anlayamadığı ironiyi gammazlamayı tercih ediyordu.. Bu yazı, senin çok iyi yapmaya çalıştığını söylediğin ve "Kimsenin babasının malı değil" dediğin Hürriyet gazetesinin eklerinde yer alıyor..
BU KİME HÜRRİYET! Al o yazıya bir daha bak.. Yazıdaki ironiyi anlayamayan, anlayamadığı şeyi de gammazlamaya kalkan o yazıya bir daha bak, sonra otur düşün.. Yazılarında kendine, "Allahım ben neyim?.. Maymun iştahlı bir seyyah mı, alelade bir bukalemun mu? Yoksa mukallit bir maymun mu?.." diye yazıp, "Üçüncü şempanzenin gece ziyareti" başlığını koyabilen bir yazaryönetmenin Hürriyet gazetesi böyle mi olmalı?.. O en basit ironiyi anlayamayan beyin, sen Hürriyet'in genel yayın yönetmeni değil de başka bir gazetenin yazarı olsaydın, "Üçüncü Şempanzenin Gece Ziyareti," "Evet Ben Bir Sabetayistim," "Tek Deklare Dönek," "İhanete ve Dönekliğe Methiye.." diye başlık koyduğun yazılardan, senin idamını istemez miydi?.. Böylesine bir kin ve düşmanlık dolu yazı, Hürriyet gazetesinde nasıl çıkıyor?.. Sana soruyorum sevgili Ertuğrul.. Bu nasıl Hürriyet?.. Bu kime hürriyet?..
'CESUR YÜREK' GÜÇLÜ! Peki, sayfalarını bu kafaların doldurduğu Hürriyet'in dünkü manşetinde ne var sevgili Ertuğrul?.. "Ben buradayım gitmiyorum" manşeti.. 7 sütuna.. Kim buradaymış, gitmiyormuş.. Hürriyet'in anlatımıyla, "PKK'nın ölümle tehdit ettiği Kürd-Der sözcüsü İbrahim Güçlü.." İbrahim Güçlü'yü PKK ölümle tehdit etmişmiş, ama İsveç vatandaşı olduğu halde İbrahim Güçlü Bey, cesur olduğundan Mehmet Uzun'un yaptığı gibi Türkiye'yi bırakıp gitmiyormuş.. Hürriyet gazetesi, Güçlü'den PKK'ya cevap diye, İbrahim Bey'in cesur ve vatansever tavrını 7 sütuna manşet yapmış.. Üstelik birinci sayfadan, kör gözlerin bile görmesi için..
KAMELYA, KAMERİYE... Peki, bu cesur ve vatansever İbrahim Güçlü'nün kim olduğunu biliyor musun sevgili Ertuğrul?.. Hürriyet'in manşetinden, koskoca Türkiye'ye, cesur ve vatansever gösterdiğin, PKK'ya karşı çıkışını alkışladığın İbrahim Güçlü kim biliyor musun?.. Yıllardır Türkiye'nin Güneydoğu'sunda "bağımsız Kürdistan"ı savunan, PKK'yı bile Kemalist çizgiye gelmekle eleştiren bir kişi.. PKK'yı bile Kemalist ve ulusalcı bir çizgiye geldiği için eleştiren, Kürd-Der sözcüsü eski Rızgari dergisi yazı kurulu üyesi İsveç vatandaşı İbrahim Güçlü, cesur yürek olarak Hürriyet'in manşetinde.. Keşke kameriye ve kamelya sorunu kadar bu sorunlarla da Hürriyet için ilgilenseydin diyorum Ertuğrul..
|