 |  |
Güneydoğu'ya Kuzey Irak etkisi
Kuzey Irak, terörle mücadele bağlamında, sadece PKK'nın silahlı varlığını çağrıştırıyor... Oysa oradaki değişimler Güneydoğu sorununda ağırlıklı bir parametre haline geldi... Hatta Kuzey Irak'taki gelişmelerin, örneğin PKK'nın dağılmasından daha etkili olacağını bile söyleyebiliriz..
Başbakan Erdoğan, 15 Haziran'da yayınladıkları bildiride PKK'ya silahlı eylemlere derhal ve önkoşulsuz son verme, hükümete de kalıcı barış için yasal düzenlemeleri yapma çağrısında bulunan aydınları temsil eden grupla bugün bir araya geliyor. Bu tür sivil inisiyatiflerin desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Elbette terörle mücadeleye zarar vermemesi koşuluyla. Ancak bugün Erdoğan'a da ayrıntılı olarak anlatılacağı ifade edilen çağrıyı, ne yazık ki, "fizibl" bulmuyoruz. Çünkü, derhal ve önkoşulsuz silahlı eylemlere son vermesi istenen PKK, çatışmasızlık ortamını tek nedenle bozdu: Öcalan'ı İmralı'dan çıkarmak. Bağımsız Kürt aydını Ümit Fırat'ın dediği gibi, "PKK'nın derdi Kürtler değil. Onların barıştan anladıkları sadece Öcalan'a özgürlük..." Zaten terör örgütü sözcüleri de bunu açıkça ifade ediyor. Yine aynı kişiler, Aydınlar Bildirisi'nden sonra, "Gelsinler, devletle aramızda barış elçisi olsunlar. Ateşkes koşullarını görüşelim" açıklaması yaptılar. Ateşkes koşulları? Önce onların "tecrit" dedikleri, Öcalan'ın avukatları aracılığıyla örgüte mesaj göndermesine son veren yasal düzenlemelerin kaldırılması. Daha sonra örgütün lider kadrosunu da kapsayacak genel af ilan edilmesi. Yani Öcalan'ın serbest bırakılması. Bu sözde koşullarında Güneydoğu'ya, bölge halkının sorunlarına yönelik herhangi bir istek var mı?
Çerçeveyi iyi çizmek Aydınlar çağrısının hükümetten beklentilerle ilgili bölümüne gelince; "Kalıcı barışın sağlanması ve herkesin demokratik toplumsal hayata katılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi" talebinin içinin çok dikkatli doldurulması gerekiyor." Örneğin "herkes" ne anlama geliyor? Dağa çıkmış, ancak eyleme karışmamış militanların sivil yaşama dönüşlerinin sağlanması mı? Daha yukarı kademe mi? Örgütün en tepesi mi? Çağrının çerçevesi iyi çizilmezse, korkumuz o ki, PKK'nın talepleriyle örtüşmesi tehlikesi doğacak. Böyle bir niyetleri olmamasına rağmen. Bununla birlikte, bir yandan terörle mücadele en kararlı biçimde ve toplumun tüm kesimlerinin desteğiyle yürütülürken, bir yandan da sorunun terör dışı boyutlarının enine boyuna tartışılması, bölge halkının beklentilerine yanıt verecek çözümlerin üretilmesi gerektiğine inanıyoruz. Zira herkesin ezberlediği yığınla klasik gerekçeye, bir de Kuzey Irak'taki gelişmelerin yansımaları eklendi. Erdoğan'la görüşecek aydınlar heyetinde yer alan Cumhuriyet gazetesi yazarı Oral Çalışlar, dün köşesinde bölgeye yaptığı son gezinin izlenimlerini aktarırken, önemli bir noktaya dikkati çekti: "Irak'ta bir Kürt liderin Cumhurbaşkanı olması, Kürt bölgesindeki özerkliğin giderek güçlenmesi, Güneydoğu halkını etkiliyor. Kürtler'in Irak'ta kazandıkları mevzilere bakarak, kendilerinin Türkiye'de kenara itildikleri hissine kapılıyorlar." Çok ama çok ciddiye alınması gereken bu uyarı da gösteriyor ki; * Kuzey Irak'ta nereye varacağı bilinmeyen ama az-çok tahmin edilen oluşumla Türkiye'nin sağlıklı ilişki kurabilmesi için Güneydoğu sorununu çözmek şart. * Bölge halkının sınırın öte yakasındaki akrabalarının konumuna bakıp Türkiye'de kenara itildikleri duygusuna kapılmamaları için Güneydoğu sorununu çözmek şart.
|