Kürtler, Aleviler ve yoksulluk...
Bizde "vatandaş olanın vatandaş sayılması" için "Türk, Müslüman ve Sünni olma" gereği var... Dış politikanın da, iç politikanın da ruhunu bu gizli ölçütler belirliyor...
Ankara, Irak'taki demokratik gelişmelere destek olup tüm Irak halkının haklarına sahip çıkacağına, orada "ırk" ayrımcılığına öncelik veriyor. Örneğin, Kerkük, Ankara tarafından bir "Irak kenti" olarak algılanmıyor... Oraya "hangi etnik kökene ait bir kent olacak" gözlüğüyle bakılıyor... Türkiye'nin milyonlarca Kürt vatandaşını incitecek bir biçimde, Kerkük'ün "Kürt kenti" olmasından duyulan endişeler ölçüsüz ve belli ki yakında başımıza ağır sorunlar açmaya aday siyasal demeçlerle ifade ediliyor. "Akraba Türkmenler"e ise Iraklılar'ın tümünden fazla sahip çıkılıyor... Tabii Kürt konusundaki aşırı hassasiyet, mezhebe de duyarlı olanlara Türkmenler'in "Şii" olduğunu şimdilik unutturmuş gözüküyor... Ancak bir zaman sonra sular durulunca, Şii İran'ın bizlere Şii Türkmenler eliyle "şeriat" getireceği iddiasını da duyabiliriz...
Türk'ün kaderi korkmak galiba... Yunanistan AB üyeliğiyle büyük sıçramalar yapıp, başarılarıyla Ankara'nın etkin ve yetkin çevrelerinin yönetim kabiliyetini hezimete uğratınca, günlük konuşmalardan ve ebedi ve ezeli düşmanlıktan çıktı... Yoksa yakın zamana kadar, bizler hep "Yunan tehlikesiyle" ömür geçirdik... Yunanistan devreden çıkınca, listeye başkaları eklendi... Üç milyonluk Ermenistan, dört milyonluk Kuzey Irak, bizler için hep tehlike... Bizleri bölüp parçalamalarından korkup duruyoruz... AB üyeliği için yola çıkmış bir Türkiye Kuzey Irak'a ağabeylik yapacak yerde, onun rekabetinden ve hatta ona yenilmekten korkarak abuk sabuk hareketler yapmakta...
İçeride ise Alevi vatandaşlarımızın "ibadethane" açmaları sorun... Diyanet, Çankaya ilçesinde "cem evi" açılmasına izin vermiyor... Cumhuriyet refleksi henüz Kürtler ve Aleviler konusunda "AB uyum yasalarını" benimsemedi... "Bırakın isteyen vatandaşımız istediği gibi ibadetini yapsın" diyemiyor... Ayrıca, aynı refleks, cumhuriyet savcıları marifetiyle "Azınlık Raporu" müelliflerine soruşturma açıyor... Fikir özgürlüğü var ama savcılık kurumunun izin verdiği kadar... AK Parti hükümetinin de bu reflekslerin yerini alacak demokratik açılımlar oluşturmaması, hatta eski korkulara daha eğilimli olması, AB sürecindeki çok başarılı adımların hafif hafif gölgelenmesine neden oluyor...
Olaylara "ırk" açısından, olaylara "din" açısından, olaylara "mezhep" açısından bakan fanatizm, ekonomik sefalete ise hiç aldırmıyor... Kerkük'ün Kürtler'in eline geçmesinden, Alevi vatandaşlarımızın cemevi açmasından, azınlıklarla ilgili fikir beyan edilmesinden korkan eski cumhuriyet anlayışı sefaletten korkmuyor... Son rakamlara göre 136 bin kişinin bir dolar, 2 milyon 82 bin kişinin 2.15 dolar, 20 milyon 721 bin kişinin de 4.3 dolardan daha düşük "günlük gelire" sahip olması tehdit sayılmıyor... Kürt vatandaşlarımızdan, Alevi vatandaşlarımızdan, fikir sahibi vatandaşlarımızdan korkmak yerine en yoksulla en zengin arasındaki gelir farkından korksak, Türkiye iler tutar yanı olmayan absürd yaklaşımlarından vazgeçecek... Kendine güvenli, demokratik bir ülke olacak...
Son gelişmeler, içeride demokratikleşmesini içselleştirmeyen ülkelerin dış politikada da tutarlı olamayacağını bir kez daha ispatlıyor... Kendi vatandaşının refahını, mutluluğunu, huzurunu sağlayamayan bir devlet herkesten ve her şeyden korkar. Politikalarını akılla değil korkuyla oluşturur. Mantıktan, sağduyudan uzaklaşır. Enerjimizi, Kuzey Irak'taki Kürtler'in zengin ve mutlu bir hayat sürmelerini engellemek yerine kendi vatandaşlarımıza daha zengin, daha özgür, daha güvenli bir hayat sağlamak için harcamamız gerektiğini anlamadıkça da başımız dertten kurtulmaz.
|