 |  |
Gizli Faşizm-1
Bu yazı daha cafcaflı olsun diye ansiklopedilere girişip, faşizmin tarihsel, ekonomik ve ideolojik boyutlarını sıralamaya niyetim yok. Bugünkü ve müteakip yazımda, bir tür "gizli faşizm"den söz edeceğim, dilim döndüğünce.. Okuyucu bu sayede belki, gerek kendi içindeki faşizmi, gerekse hayatında karş karşya kalıp da faşizm olarak görmediği faşizm hakkında bir duygu ve fikir sahibi olur. Medyada süregiden çatışmaları, bitmeyen tartışmaları, yaratılan kaotik koşulları, "el yapımı" pislikleri, iftira ve karalamaları, sadece ekonomik rekabet ve sermayenin büyüme içgüdüsü ile açıklamak mümkün mü? Hayır! Ortaya konulan kişisel duruşlarda, seçilen amaç ve yöntemlerde, nesnelliğe ve akla dayanmayan "baskıcı", yok edici bir kontrolden çıkmışlık hali var. O halde belki bir dördüncü boyuttan söz etmek gerekiyor, ekonomi, politika ve sosyolojden farklı olarak. Sakat ego'lara bakılmalı biraz da! Irak hapishanelerindeki esirlere işkence yapılması gerekmiyordu ama bazı askerler yaptı bunu, neden? Tıpkı Nazi esir kamplarına toplanan Yahudiler'den sabun yapılması gerekmediği gibi.. Devletle birey arasındaki faşizmin örnekleri size sıradan gelebilir. Ama daha başndayız konunun. Bir köyde komşularının evinden yumurta çalan iki çocuğun, muhtar ile jandarma erleri tarafından dövülmesi de her ne kadar devlet-birey faşizmine girerse de, son tahlilde hiç gerekmediği için insanın-insana faşizmi olarak da ele alınabilir. Sosyal faşizm, politik faşizmden çok daha tehlikeli, yaralayıcı ve yaygın olarak sürüyor. Çocukluklarından itibaren, bu gizli faşizmden çeşitli biçimlerde etkilenmiş insan sayısı henüz istatistiğin konusu olamamıştır. Masum bir çocuğun faşizmle ilk flörtü, evde dayak, baskı, duygusal tehdit ve ruhsal yaralamalarla başlar. Sonra bu işkence ve yıkım, toplumda başkaları tarafından devam ettirilir. Dünyanın en büyük beyinlerinden Einstein'ın, annesinden yıllarca çektiği azap, bu gizli faşizme en çarpıcı örneklerdendir. Yani aile ortamı, faşizmden kendiliğinden muaf bir ortam değildir. Ruhsal ve fiziksel işkencelerle kendini gösteren sosyal faşizm, uygulayıcıları tarafından daima bir kılıfa sokulmuş ve değişik yaftalarla tanıtılmıştır. Tedrici bir faşizm altında büyüyen birey, yetişkinliğinde, artık belirli bir "farkındalık"la benliğini olgunlaştırıp bu kaostan çıkacaktır veya sakat bir ego ile "işkencecilerin" kampına dahil olacaktır. Burada ironik olan, başka insanlara türlü sebeplerle faşizm uygulayanın, ekseriyetle "faşist" olduğunun farkında olmamasıdır. Çünkü daima kendine göre sebepleri yaratacaktır. İnsanın, "insan tarafı" sebepsiz faşistliği kabul etmeyeceğinden, bir sebebe mutlak ihtiyaç duyulur. Çoğu zaman şartlar "öyle" gerektirmektedir, konu yalan ve iftiralarla donatılır, izahat tamamlanır. Halbuki doğada faşizm yok. Bir insan icadı olması bakımından, sebeplerle donatılması da mümkündür. Süreç genellikle şöyle olgunlaşr: Yaratılmış ihtiyaçlara dayandırılır; eklektik duygularla beslenir; narsizm, doymamış ego, hegemonya ihtirası ve benzeri hastalıklardan güç alır. Gizli faşist, yarattığı sanallığı içselleştirir, objektif doğruların yerine kendi doğrularını koyar ve hasta olduğu için de buna inanır. Gece yatağına yattığında müsterihtir çünkü haklı olduğunu düşünmektedir. Bu haklılık, "sanı" da olsa onun haklılığıdır. (devam edeceğiz)
|