 |  |
Güzel ülkemizin siyasi etkinlikleri
Sosyal demokratlarımız silkinip kendilerine gelmeye başladılar, nihayet... Menemen'de, devrim şehidimiz Kubilay'ın ölüm yıldönümü münasebetiyle düzenlenen, laiklik ve demokrasi yürüyüşündeki kavgayı müşahade edince böyle düşündüm. Efendim. Yürüyüş kolu yola koyulmuş. CHP'li milletvekillerimiz, Kubilay'ı en ön safta anmak için yerlerini erkenden almışlar. Bizimkilerin en uzman oldukları sektör, yürüyüş sektörüdür bildiğiniz gibi. Ki bu alanda Mustafa Sarıgül kardeşimiz, Allah vergisi bir yeteneğe sahiptir, Şişli'den Taksim'e kadar uzanan Türk bayrağı yaptırmayı ve İstanbul halkını bayrağın altında toplamayı sadece Sarıgül becermiştir. Fakat Menemen'deki yürüyüşe gecikmesi büyük hata olmuş. O da farkında olmalı ki, koştura koştura ön taraflara yaklaşıyor. En önde yürüyüp, Kubilay'ı hakkıyla anacak. Fakat ne mümkün!.. En ön sıra çoktan tutulmuş. Orada, Kubilay'ı en çok sevenler ile herkesten fazla laik olanlar var. Türk Solu'nun eylem tarihinde, yürüyüşlerin kelle sayısı ve yürüyüş mevkileri her zaman çok önem taşımıştır. Yıllar önce Ankara'da Hakan Yurdakuler'in cenazesine 80 bin kişi katılınca olay bitmişti: Birkaç güne kalmaz devrim tamamdır, arkadaşlar! Tıpkı 77'deki büyük Taksim mitinginin ilk dakikalarında söylendiği gibi... Fakat o arada büyük bir kelek oldu, 38 kişi katledildi, millet devrim beklerken, caart diye 80 darbesini geçirdiler. Devrimci bir yürüyüşte, en önde en militan unsurlar yürür. Polis kameraları bile, starları izlermiş gibi hep onları çeker. Sıralar arkaya doğru gittikçe, sempatizanlar, örgütlenecek yoksul halkımız ve en sonda da kendilerine devrimci süsü vermiş dalgacılar gelir. Yürüyüşü kaldırımlardan seyreden ahaliye ise çok diş bilenir ama belli edilmez. Bunlar devrimden sonra bilinçlendirilecek kurtarılacak cahil kitlelerdir. Çeliğe suyun verildiği bu tecrübelerden süzülmüş iki sosyal demokrat inanın ki, yürüyüş mevki için gırtlak gırtlağa gelebilir. Menemen'de de Mustafa Sarıgül, geç kaldığı halde en öne geçmek isteyince, bir anda arbede çıktı. Öndekiler, kolkola kenetlenmişler, Sarıgül'ü, hem derse geç kalmış hem de sobanın kenarında oturmak isteyen öğrenci kabul ediyorlar. Ben sol tarzı daha aktif bir etkinlik bekliyordum ki, herhalde Kubilay'ın aziz hatırasına ayıp kaçacak diye havayı yumuşattılar. Gene de öndekiler önde kaldı, Sarıgül ise üçüncü sırada ama birinci sıradaymış gibi yürüdü. Cinayet çıkmadan yürüyüş bitti. Aynı politik varyasyon, Sağ'da da cenaze namazlarında geçerlidir. En değerli sağ etkinliklerin başında cenaze namazında saf tutmak gelir. En önde duranlar, politik olarak en önemli olanlardır. Katılan kişilerin safı hangi sırada tuttuğuna, yanında kimlerin bulunduğuna bakılır, bu duruş politik kompozisyonlar hakkında ipuçları verir. Örneğin ünlü simalarımızdan Süleyman Demirel, ülkemizin en ön safta politik cenaze namazı kılma rekorunu elinde bulundurmaktadır. Bilfarz, Demirel'in hemen yanında saf tutanlarla, üç beş sıra arkada kalanların siyasi gelecekleri farklı olacaktır. Ülkemizin, hapishane ziyareti, düğünde göbek atmak, nikah şahidi olmak gibi daha birçok politik etkinliği vardır. Bizim mesleği sakın bu tür hastalıklardan muaf zannetmeyin. Çoğu meslektaşımızın içini, önemli davetlere çağrılma saplantısı kemirir ama bunu çaktırmamaya çalışırlar.
|