 |  |
Londra modeli çözüm
İstanbul'un insanı hayatından bezdiren trafik sorununa çözüm için zaman zaman yapılan "devrimci" önerilerden biri de Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'tan geldi: "Kent merkezine gelen özel araçlardan bedel alınması." Başkan, Londra'dan esinlenerek bu projeyi hazırladığını belirtiyor. Gerçekten İngiltere başkentinde iki yıldır merkezi bölgelere gelen araçlardan "Trafik Sıkışıklığı Vergisi" alınıyor. Londra'daki uygulamaya ve başarısının sırrına geçmeden önce, İstanbul için geçmişte ortaya atılan önerileri hatırlatmakta yarar var. Bunların başında bir ara İzmir'de denenen tekçift plaka geliyor. Epey tartışıldı o öneri, sonunda sosyal adaletsizliği artırmaktan başka bir işe yaramayacağı, çünkü halivakti yerinde olanların ikinci otomobil satın alarak (hoş çoğunun zaten var) bu yasağı deleceği anlaşılıp vazgeçildi. Sonra memurların mesai saatlerinin değiştirilmesi tartışıldı. Çoğunun servis ya da toplu ulaşım aracıyla gidipgeldiği fark edilince rafa kaldırıldı.
Prof. Yayla'nın teklifi En çok gürültüyü de 1997'de dönemin İstanbul Valisi Kutlu Aktaş'ın önerisi kopardı: "Sabah ve akşam trafiğin yoğun olduğu saatlerde ana arter ve köprülerden içinde tek kişinin bulunduğu özel araçların geçişi yasaklansın." Zamanın Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın da desteklediği bu öneri İl Trafik Komisyonu'nda uzun uzun görüşüldü. Tabii bir sonuç çıkmadı. O günlerde İTÜ'den Prof. Dr. Nadir Yayla tartışmalara ilginç bir boyut getirdi. Dedi ki: "Trafiğin yoğun olduğu bölgelere giren özel araçlardan ücret alınsın. Levent, Taksim, Aksaray, Beyazıt, Eminönü gibi bölgelere az araç gelmesi isteniyorsa, ücretli giriş sağlanabilir..." Yayla'nın 7 yıl önce yaptığı ama o gürültüde kaynayıp giden öneri, şimdi Londra modeli olarak önümüze geliyor. Peki ne bu model? Anlatalım. 2000'lerin başında Londra Belediyesi, hükümetin desteğiyle, ulaşım ve trafik sorununa kalıcı çözüm için uzun vadeli bir plan hazırladı. 2020'ye kadar her yıl neler yapılacağı tek tek sıralanan bu iş planı "Transport for London" adını taşıyor. Trafik Sıkışıklığı Vergisi, o planın sadece bir bölümü. Planın çıkış noktasını ve belkemiğini herkesin ilk aklına gelen fikir oluşturdu: Londra trafiği ancak toplu ulaşımla çözülebilir. Söylemesi kolay ama ya yapması? Londra Belediyesi konuya farklı pespektiften baktı: "İnsanları zorla değil, özendirerek toplu ulaşım araçlarına yönlendirmek." Bunun için bakın neler yapıldı:
Güvenli ve eşit kullanım Önce trenmetrootobüs ağının entegrasyonu sağlandı. Yaya ve bisiklet yolları artırıldı. Ana kavşaklarda bisikletler için güvenlik ve öncelik önlemleri getirildi. Trafik işaretleri modernleştirildi. Çocuklara ve yetişkinlere kentiçi bisiklet eğitimi verildi, kılavuzlar dağıtıldı. Alışverişi ana kent dışına yönlendirmek için ilçelere otobüs seferleri artırıldı, merkezden dışarıya gece ek otobüs seferleri konuldu. Otobüslerde özellikle kadınların güvenlik kaygılarını gidermek için ışıklandırma geliştirildi, kameralar yerleştirildi, güvenlik personeli artırıldı. Otobüsleri özürlülerin, sakatların ve yaşlıların da kolayca kullanmalarını sağlayacak önlemler alındı. "Toplu taşıma araçlarının güvenli ve eşit kullanımı" ilkesine dayalı bu önlemlerden sonra özel otomobillere Trafik Sıkışıklığı Vergisi getirildi. Yani, vergi koymak çözümlerin ilk değil ancak son halkası olabilir.
|