 |  |
Önemli seçim
İki avukat arasında kalan insan, iki kedi arasında kalmış balık gibidir... İstanbul Barosu'nun 18.500'ü aşkın üyesi (Stajyerlerle 21 bine yaklaşıyor) bugün başlayacak genel kurulda bu hoş anonim sözdeki balığın durumuna düşecekler. Çünkü kendilerinden oy isteyen 5 grup var. New York'un ardından dünyanın ikinci büyük barosunun yönetimine talip bu grupları kısaca tanıtalım. İlki işbaşındaki "Önce İlke" grubu. Başkan adayı yine Kazım Kolcuoğlu. İki yıllık iktidarlarından akılda kalan en iddialı icraat, İngiltere Başbakanı Tony Blair, Savunma Bakanı Geoff Hoon ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Michael Walker hakkında "Irak'ın işgalindeki sorumlulukları" nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne suç duyurusunda bulunmaları oldu. Kolcuoğlu hâlâ hayıflanıyor: "ABD bu mahkemeyi tanımadığı için ne yazık ki Başkan Bush ve bakanları için aynı girişimde bulunamadık." Başka? Bir de yargı reformu talebiyle bildiri yayınlayıp yürüyüş yapmalarını anımsıyoruz, o kadar. "İlke" grubu AB üyeliğini "Ulusal duyarlılıkları korumak koşuluyla" destekliyor. İkinci liste Muharrem Balcı liderliğindeki "Çağrı" grubu. Muhafazakâr söyleme sahip, hükümete yakın bir çizgiyi temsil eden Balcı ve arkadaşlarının sloganı: "Baroyu siyasi mücadele aracı olmaktan çıkarıp yalnızca meslek örgütüne dönüştürmek." Milliyetçi muhafazakâr görüşe sahip olduğu belirtilen Mustafa Kuran başkanlığındaki "Birlik" grubu da baroda yönetim anlayışını değiştirmek iddiasıyla ortaya çıktı. AB'ye "Milli hasletlerimizi korumak şartıyla evet" diyor. "Hukuk" grubunun başkan adayı Prof. Dr. Ferit Hakan Baykal ilginç çıkışlarıyla ünlü. Örneğin Rusya Devlet Başkanı Putin'in son anda ertelenen Türkiye gezisi öncesi şöyle bir çıkış yaptı: "Putin savaş suçları nedeniyle Türkiye'ye ayak basınca tutuklanabilir. Ama mangal yürekli bir savcı lazım." Devletler ve deniz hukuku dersleri veren Baykal'ın "Ben yargılasam Saddam'ı beraat ettirirdim" dediği de anlatılıyor. AB'ye bakışı mı? O tam bir ulusalcı...
Bir sorumuz var Geldik son gruba: "Çağdaş Avukatlar." Orhan Apaydın, Yücel Sayman, Turgut Kazan gibi efsane başkanlar çıkarmış bu grup şimdi, gerek yanındaki, gerekse karşısındaki tüm avukatların sevgi ve saygıyla söz ettikleri Bahri Bayram Belen'le yönetime talip. AB konusunda görüşleri net. Diyorlar ki, "Biz 30 yıl önce, ortada AB adaylığı yokken yayınladığımız manifestoda Türkiye için üç şey istedik: Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü. Bugün AB işte bu ilkeler üstüne kurulu. Türkiye'den talepleri de yine bu üç ilkeye tam uyum. O nedenle AB üyeliğinin kararlılıkla arkasındayız." Bir parantez açıp sevgili Ali Kırca'ya sitemimizi iletelim: Baro seçimlerine grubumuzun iki TV kanalı da önem verdi. ATV'de "Siyaset Meydanı", MTV'de ise "Hukuki Bakış" programlarında 5 grup da tanıtıldı. Ancak biz adayların görüşlerini MTV'den öğrenebildik. Sabahın 03.00'üne kadar adaylara söz sırası gelmeyen Siyaset Meydanı ise seçim odaklı olmasına rağmen yargı-mafya ilişkileri açık oturumuna dönüştü. Baro'nun içişlerine karışmak haddimiz değil ama yarın avukatlar sandığa giderken şu sorunun yanıtını aramalılar: Şu 2 yılda "İnsan haklarına saygı", "Hukuk reformu" talepleriyle Türkiye'ye gelip giden Verheugen ve AB'nin her düzeydeki temsilcisi neden baroları muhatap almadı? Bu soruya verilecek doğru yanıt, seçimde doğru tercihi de getirir...
|