"Bugün pazar..
Hepimizin en kutsal vatandaşlık görevimizi yapmak için sandığa gitme günü. Gidip oylarımızı kullanacağız ve yarın, dünden de, bugün de güzel bir Türkiye'ye uyanacağız..
Sonuca aldırmadan söylüyorum bunu..
Çünkü her sandık öncesi olduğu gibi gerilen hava, gene her sandık sonrası olduğu gibi yumuşayacak.. İş ve dış düşmanlarla baş etmek, mutlu, müreffeh Türkiye'ye ulaşmanın yolunun Yenikapı Ruhu'ndan geçtiğini görecek ve yumuşayacağız..
'Sonuç ne olur' endişeniz olmasın, fikriniz ne olursa olsun, endişe yok!..
Türkiyem, yarın umutlu günlere uyanacak.." Pazar sabahki yazım bu satırlarla başlıyordu. Pazartesi sabahı, başkalarını bilmem ama, ben aynen dediğim gibi "Mutlu günler"e uyandım..
Sonuçlar belli olduğu zaman önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı konuştular..
İkisinin de ortak sözleri vardı..
"Oyları ne olursa olsun tüm ulusumu kutlarım" dediler..
Bu Yenikapı ruhunun kapılarının ardına kadar açılmasıydı.
O Yenikapı günleri ki, ulusa son yıllarda çok özlem duyduğu birlik ve beraberlik havasını getirmiş, mutlu etmişti.
"Dün söylenenler dünde kaldı. Yarın yeni bir güne uyanacağız" dediler.
"Referandum öncesi karşılıklı söylenen her şeyi unutalım. Yarın baştan başlayalım.. Fikirler ayrı olabilir. Olmalıdır da..
Demokrasi budur" dediler.
"Bu seçimin kaybedeni yoktur. Kazananı Türkiye'dir" dediler..
Kendi yanlarında olanlar başta, herkese, her kuruma, sandık öncesi gerilimini durdurma çağrısı yaptılar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aslında en önemli mesajı verdi, referandumun kıl payı sonuçlarını düşünerek..
"2019'da ülkeyi yeni sisteme götürecek seçimler yapılacak..
Şimdi vakit geçirmeden kolları sıvayıp bu seçimin hazırlıklarına hemen başlamalıyız." Yani, bir iktidar lideri, muhalefetini ancak böyle uyarır..
İki sene.. Rüzgâr gibi geçecek iki sene sonra, bu ülke, yönetiminde büyük güçlere sahip olacak Cumhurbaşkanı'nı seçecek..
Referandum gösterdi ki, hemen tüm başkanlık sistemlerinde olduğu gibi, "İki Partili Demokrasi" yolunda bir gidiş var..
O zaman iki büyük partiye de düşen, küçük hesapları, gereksiz gerginlikler yaratacak çekişmelerle vakit geçirmeyi bir yana bırakıp, planlı, programlı bu büyük hedef için çalışmaya başlamak değil mi?.
Bu uyarıyı sistemi düşünen ve pazar akşamı sandıktan çıkaran lider yapıyor!. Dikkat buyurun!.
Erdoğan'ın bu çağrısı, pazar gecesinin en önemli, en unutulmaz sözüydü.
İsterdim ki, pazar gecesi CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da düşüncelerini söylesin. Tüm Türkiye ekran başında iken, o bu fırsatı kaçırdı ne yazık ki..
Parti Genel Sekreteri'nin yapabileceği bir "İtiraz" açıklaması uğruna bu büyük fırsatı kaçırdı.
Seçim sonuçlarına itiraz yasal bir haktır. Bu hak kullanılır. Gereği yapılır.. O kadar.
Kılıçdaroğlu "Bazı önemli itirazlarımız var. Onları saklı tutmakla beraber.." diyerek, 51.5- 48.5 tablosu üzerine görüşlerini anlatmalıydı.
Çok farklı, çok önemli şeyler söyleyebilirdi. Tüm ulusa, tüm kanallardan seslenebilmek fırsatı insanın eline kaç defa geçer?.
CHP Başkanı bence hayatının fırsatını kaçırdı.
Şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uyarısını dikkate alıp, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kolları sıvamalı..
Fırsatı kaybetti. Zamanı kaybetmemeli, hiç değilse..