Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bach.. Anjelika Akbar ve İzmir Balesi!..

İzmir'de ikinci günüm, Urla ziyaretiyle başladı. Ağbimler, üç katlı evlerinde zorlanmaya başlamışlar. Hele de o merdivenleri günde kırk defa inip çıkmak zorunda olan Özay Yengem.. Hemen 100 metre ilerde yeni yapılan bir sitede, dubleks ama içerden asansörlü bir ikiz villaya talip olmuşlar. Kısmetse ağustosta bitecek.. Resimlerini görmüştüm. Bu defa aslını görmeye gittim. Valla harika bir seçim yapmışlar. Yeni evleri enfes olacak..
İzmir'de "Olmazsa olmaz"larımdan biri, Kordon'da güneşi batırmak, batırırken de çektiğim fotoğrafları anında yollayarak İzmirli dostlarıma, başta Begüm, nispet yapmak, çatlatmak..
Bu defa, tam da Gündoğdu Meydanı'nda Atatürk'ün Süvarileri heykelinin karşısındaki Sunset'te oturduk. Sunseti Sunset'te izlemek.. Pardon herkes ingilizce bilmek zorunda değil. Sunset, Gün Batımı demek..
Nefisti.. Her ikisi de.. Yani Kordon'un tam karşısındaki sunseti izlemek de. Sunset'te bize bira eşliğinde sundukları her şey de. Öyle ki akşam yemeğinden vazgeçip bale saatine kadar orada karnımızı tıka basa doldurduk. Patates kızartmaları ayrı yazılacak kadar, ayrı güzeldi. Taze yağda, çeşitli baharlarla, altın sarısı.. Kaç tabak yedim bilmem..
Bu arada bol bol yan masadakilerle sohbet ettik.. Dedim ya, İzmir öyle.. Yan masa falan boş laf.. Herkes bir masa gibi bu kentte..
Sabancı Kültür Merkezi'nde salona girdiğimizde her yer doluydu. Uzun zamandır sahnede Bach Allaturca Balesi.. Bu kim bilir kaçıncı temsil ama her yer dolu. Tüm biletler satılmış.. Ne kadar güzel..
Bach Müziğini, Azerbaycanlı ama artık ülkemizde yaşayan, tam da bizden biri olan Anjelika Akbar düzenlemişti, "Bach Allaturca" diye.. Dinlemiş bayılmıştım, pek de büyük Bach hayranı olmadığım halde.. Ne yapmışsa Anjelika artık..
Mehmet Balkan, bu ülkede "Bale" deyince adını en tepeye yazdıklarımdan biri, bu müziğe bale yazmış.. Modern bir bale.. Loş bir ışıkta yavaştan girdi.. Sonra açılmaya, aydınlanmaya ve seyirciyi avcuna almaya başladı. O çok ciddi girişe giderek mizah eklendi ve bittiğinde salondan müthiş bir alkış yükseldi.
Çoğunu ilk kez izlediğim gençlerle sahnelemişti Lale Balkan..
Dolun Doyran'a bayıldım. Kaptırmazsak onu da balemizin yıldızlarından olur.
Aslı Çilek, Burcu Olguner Alkan, Yasemin Altınel, Boğaçhan Bozcaada, Tolga İyiuyarlar da çok çok iyiydi.
Tek perdelik balenin ardından ikinci yarıda gene tek perdelik, gene Mehmet Balkan'ın Dansın Rengi adlı yapımını gene ayni ekipten izledik.
Erim Ardal'ın müziğine bayıldım ama ben Balkan'ın yerinde olsam ikinci yarıya, her şeyi ile ilk baleyi andıran Dansın Rengi yerine, seyirciye farkı daha iyi hissettirecek bir klasik bale, mesela Kuğu Gölü'nün ikinci perdesini koyardım. O Kuğu Gölü ki, Balkan adeta yeniden yaratmıştı iki yıl önce..
Salondan mutlu ayrıldık.. İstikamet Alsancak.. Bir "Olmazsa olmaz"ım da orası.. İzmir'e ille Sevgili Cenap'ın ve Elçin'in ve de Kaptan'ın (Oranın asıl sahibi Kaptan'dır, sevgili köpekleri) Miko'sunda puromu içerek veda ederim..
Nasıl bir keyiftir.. Ama bu defa keyfim biraz kaçtı.. Sokağı gecenin bir yarısı dilenci çocuklar doldurmuş.. Her yere ve her şeye saldırıyorlar.. Birisi elimdeki puroyu istedi. Anlamadım.. İşaret etti.. "Puro.. Puro" diye.. "Puro yok, ot var, esrar var, ister misin" dedim.. Biri gidiyor, beşi geliyor.. Can Yücel sokak İzmir'in en yaşayan yeri ve ortada tek güvenlik görevlisi yok, bu nasıl iş?. Arabamıza binmek için sokağın başına gittik ki, birisi, belli kafayı bulmuş, neyle bulmuşsa, bütün Alsancak'ı uyandıracak şiddette bağırıyor, karşısındakine.. "Seni öldürürüm.. Kurşunu beynine sıkarım" diye.. Orada bekleyemedik Ercan'ı.. Usul usul öteki sokağın başına doğru yürüdük.. Kapkaranlık bir sokak. Herkes uykuda. Orda dükkan mükkan yok ama köşesinde iki polis var iyi mi?. 20 metre ötede, en kalabalık sokağın başında kıyamet. Polisler az ötede ıssızda durmuş, görmez, duymazdan geliyorlar. Ne iş?.
Keyif puromu ertesi sabah, İstanbul yoluna çıkmadan önce Kaya Termal'in, arkadaki yemyeşil tepeye bakan terasında tüttürdüm, ben de.. Gene ordaki enfes kahvaltının ardından.. Yeşil benim en büyük keyfimdir zaten..
İzmir'de anlatmadığım bir tek şey kaldı..
Folkart'taki sergi gezisinin ardından, ikiz kulelerin altındaki Yüzevler İzmir'de yediğimiz o bildiğiniz Yüzevler lezzetli yemek ve o yemekte tanıdığım, hayatı dedim ya, romanlara, filmlere konu olacak adam..
O yazıyı Pazar Keyfinize sakladım!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA