Hürriyet Okur temsilcisi Faruk Bildirici'yi yürekten alkışlıyorum..
PR şirketlerinin davetleriyle Evliya Çelebi'den beter seyyah olan, davetten davete koşan sonra da ısmarlanan, hatta ellerine tutuşturulan yazıları imzaları ile gazeteye koyanlarla uzun zamandır mücadele ediyor köşesinde.. Eleştiriyor.. Ama engel olamıyor. Ülkenin en zengin, istediği herkesi, dünyanın en uç köşesine bile yollayabilecek güçteki gazetesinin, bol maaş, bol harcırahlı yazarları dış davetlerden nefes alamayıp, ara sıra Türkiye'ye uğrar hale geldiler.
Faruk, Hürriyet Özel Haberi gibi sunulan Ronaldo röportajını yazmış..
"Aynisi kelime kelime Sabah'ta Mevlut Tezel imzası ile var" diye.. (Ona da Mevlut yanıt versin..) Efendim Türk Telekom almış götürmüş bizimkileri, Ronaldo'ya..
Yahu madem Ronaldo.. Bir spor muhabiri davet etsene.. Olur mu?. Mesele Ronaldo Söyleşisi değil ki.. Mesele, köşesi olan yazarı dost edinmek. Yarın, bir gün, iş düşerse.
Meksika'ya neskafe reklamı için gideni de yazmış, Faruk, yeni çıkan bir model otomobilin resmen reklamını yapan yazısı için Londra tatili yaşatılan yazarını da..
Bir haftada üç Hürriyet Yazarı, dünyanın üç köşesinde, PR'cılar tarafından ağırlanıyor ve ısmarlama yazılar yazıyorlar..
Sene başından beri kaç Hürriyet Yazarı, böylesi kaç davete gitti, kaç yazı yazdı, Doğan Yayın İlkeleri'ni izlemekle görevli, Doğan Yayın Konseyi'ne soralım bakalım..
Hele şu listeyi (Yapmazsınız ya) bir açıklasanız da, birilerinin meslek adına yüzü biraz kızarsa..
Gazeteler PR bülteni gibi çıkmaktan kurtulsa!..