Yasemin odama girdi "Antalya'dan arıyorlar" dedi.. "Konseri nerden izlemek istermişsiniz?."
Benim performans sanatlarında yer titizliğim oralara kadar nam salmış olmalı..
Ülkemizde protokol en ön sıradır. Görmek değil, görülmek, resimlerini çektirmek için gidenler, o yer için olay çıkartırlar..
Ben daha gerilerde yer isterim ille.. Tüm sahneyi daha iyi görmek, tüm sesleri dengeli duymak için.. İstanbul Operası Sanat Yönetmeni iken dostum Yekta Kara neler çekmişti benden.. 5 ile 10'uncu sıra arasında yer isterim" dedikçe..
"Hıncal Bey, protokola ayrılan ilk iki sıra.. Ötesi satışa çıkıyor. Hem de bilgisayarla.."
"O zaman bana bilet yollasınlar!.."
Yasemin'e cevap verdim. "Piyanistin ellerini en iyi göreceğim yerden!."
17. Antalya Piyano Festivali'ni, dünyaca ünlü genç Çinli Piyanist Zhang Zou açacak, Akdeniz Flarmoni Orkestrası eşliğinde.. Şef, Gürer Aykal!.
Konserin yapılacağı Expo 2016 Kongre Salonuna girdim.. Yerimi gösterdiler.. Piyanoya uzaklığım, İstanbul'da Opera, Bale ve Klasik Müzik Konserlerinin verildiği Süreyya Salonu'nun en arka sırasındaki kadar.. Ne var ki burada yerim birinci sırada.. Salonun büyüklüğünü tahmin edebiliyor musunuz?.
8 bin kişi alıyormuş.. Boş görünüp havayı bozmasın diye, perdelerle arka sıralar ve balkon kapatılabiliyormuş. Sordum.. "Bu gece 3 bin izleyici var" dediler.. Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel "Geçen yılın iki misli.. Üstelik bu yılki turist sayısını çok düşüren olaylara, pek çok sanatçının gelmemesine rağmen. 17. Festival biter bitmez, Genel Sanat Yönetmenimiz Gürer Aykal'la kolları sıvayacağız. Sana bu salonu son koltuğuna kadar tıklım tıklım dolu göstereceğim" dedi. Sevgili dostum, dedi mi, yapar.. Yıllardır biliyorum..
Ağbim, eşi Özay, hayata Hey Dergisinde gazeteci olarak başlamış Cornelia Diamond Genel Müdürü Zafer Alkaya, yerlerimizi aldık ki, giriş kapısında bir hareketlenme oldu.. Baktım.. Bir daha baktım.. Gözlerime inanamıyorum.. Kapıda Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı var.. 17 yılda ilk defa bir açılışta bir Kültür Bakanı görüyorum.. Fırladım koştum..
"Sayın Bakan" dedim.. "Bu festivali ilk defa bir Kültür Bakanı açıyor. Nasıl mutlu olduğumu bilemezsiniz.."
Az sonra Nabi Bakanı sahneye davet ettiler, konuşması için..
"Buraya bir mesaj vermeye gelmedim. Ortamın kendisi mesajdır. Şu ortama bakın. Bugünler için en iyi mesaj değil mi?. Bu gece burada, Hıncal Uluç'tan başka beni dinlemeye meraklı kimsenin olmadığını biliyorum. Bu yüzden sizi, sabırsızlıkla beklediğiniz sanatçı ile baş başa bırakıyorum" dedi ve geçti yerine oturdu..
Arada, yerinden doğruldu, kulise yürümeden, tam tersi yönde oturan bana yürüdü.. "Gidiyorum, ama döneceğim" dedi.. "Protokol icabı gelip, ara verilince kaçanlardan değilim" demek istiyor yani.. Döndü de..
Konser bitti.. Biz dört kişi kalabalık dağılsın diye yerimizde oturuyoruz.. Bakan gene çıkış kapısına değil ters yönde oturan bize yöneldi. Hemen ayağa fırlarken, hızlandı, geldi. İki eli ile omuzlarımdan bastırdı. "Lütfen.. Lütfen.. Ben sadece veda etmeye geldim" dedi.. Doğrulan ağbimi de aynen omuzlarından bastırdı. Onun da kalkmasına izin vermedi. Eğilip, öperek vedalaştı.. Ağbime baktım..
"Ben bu kadar mütevazi, bu kadar cana yakın, bu kadar sıcak kanlı, bu kadar 'Dost yaratıcı' bu kadar ne yaptığını, ne konuştuğunu bilen ve bu kadar güzel ifade eden bir siyasetçiye rastlamadım" dedi.. "Bu kadar makamını ve kendini aşmış ve de "İnsan Filozofluğuna soyunmuş bir siyasetçi!.."
Ağbim, 1957'den beri siyasi gazeteci, hatırlatırım.
Final öncesi bir daha sahneye davet edildi bakan.. Festival Genel Sanat Yönetmeni ve Şef Gürer Aykal'a bir plaket vermesi için..
Dünyanın neresinde orkestra yönetirse yönetsin, frak yakasında hep Atatürk Rozeti taşıyan (Fraklara rozet takılmaz) Gürer Şefim, kutlamak için kulise gittiğimde bana "Bunca yıllık sanat hayatımda ilk defa bir bakan beni öperek kutladı biliyor musun" dedi..
Ve biz, bu ikinci gün de, konseri anlatamadık, hala..
Yarın!..