Bu ülkede "Bize uymaz" denen greko romen güreşte de dünya çapında olabileceğimizi kanıtlayan bir avuç kahramandan biriydi Müzahir Sille.. Öldüğünü tesadüfen duydum. Bir gazetede iki satır haber olmadı.. Biri kalkıp Müzahir'i yazmadı..
Roma Oyunları'nda, 1960'ta şampiyon olmakla kalmamış, bir de en teknik güreşçi seçilmişti.
Biz Öncü'deydik o zaman.. Cüneyt Ağabey (Koryürek) bizim adımıza olimpiyatları izliyordu. Müzahir'in çaldırdığı milli marşımızı telefondan dinletmişti bize.. Nasıl coşku içindeydi, spor servisinde toplanan bütün gazete..
Ardından Tevfik Kış'ın da gene greko romende şampiyon olduğu haberi geldi..
Onu da Cüneyt Ağabey anlattı.
Müzahir, kendi ringinde şampiyon olunca, hemen takımın hocası Yaşar Doğu'ya koşmuşlardı.. Müzahir'in müjdesini vermek için. Köşede kendinden geçmiş bir Yaşar Hoca bulmuşlardı.. "Ne Müzahir'i yahu.. Tevfik, burda Kartozya'yı yeniyor, Kartozya'yı" diye bağırdı, gelenlere..
Kartozya o sıralar adı efsane, tekniği destan, yenilmez bir Rus güreşçisiydi. Güreş başlayınca Tevfik o güçlü elenselerinden birini çekmiş, Kartozya sendeleyince, Yaşar Hoca Rus'un zayıf yanını anında keşfetmişti.. "Elense.. Elense" diye bağırıyor, sendeleyen ve yere kapaklanan Rus'un üzerine gitmesini istemiyordu. Yer güreşinde fevkalade Rus beklenmedik oyunlar alabilirdi. Tevfik Kış o müthiş elenseleriyle işi bitirdi. O da şampiyon oldu..
Geçenlerde Soner Yalçın yazdı, bir kitaptan naklederek..
Yaşar'la Celal Hocaların araları açıkmış. Siyasi görüşleri ayrıymış bir defa. Bir yığın görüşleri uyuşmazmış.. Falan falan..
Roma kadrosu belirlenirken, Yaşar'ın adamı İbrahim Karabacak kadrodan çıkarılmış. Celal'in adamı Tevfik Kış alınmış, mesela..
O devirleri Ankara'da aralarında yaşadım.. Ne böyle bir düşmanlık gördüm iki şampiyon arasında ne de çekişme hissettim. Tevfik'in köşesindeki Yaşar Hocanın coşkusunu da Cüneyt ağabeyin kalemi ile o zaman yazdık..
Dönüşte Kartozya-Tevfik maçını ayni anı yeniden yaşayarak Yaşar Hoca bizzat anlattı bana..