Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bir “Muh- te- şem” gösteri ki!..

15 sene mi geçti aradan.. Bugün Anadolu Ateşi adıyla dünyayı dolaşan muhteşem ekip, Yeşilköy Hava Limanı karşısındaki Maydanoz Çadırı'nda "Dansın Sultanları" adıyla ilk defa karşımıza çıktığından beri..
İrlandalıların dünyaca ünlü Lord of Dance'ını sollayan bir mucize yaratmıştı, Mustafa Erdoğan ve gençleri!..
Gözyaşları içinde izlediğimi yazmıştım. Hakkı Ağabey (Devrim) de öyle yazmaz mı?. Büyük usta da ağlamış, Anadolu'nun en güzel halk danslarını, müziğini, çağdaşlaştıran, evrenselleştiren ve tam da Atatürk'ün istediği gibi "Dünyaya açan" bu müthiş projeyi izlerken..
En iyi ben bilirim.. Düşünmesinin bile nasıl cesaret istediğini..
Londra'da izlemiştim, "Lord of the Dance"ı..
"İrlandalılar tek tip danslarından bunu çıkarıyorlarsa, her köşesinden başka adımlar fışkıran Anadolu'dan neler yapılmaz" dedim. Kasetini aldım. Türkiye'ye geldim..
Zamanın en önde gelen dansçı ve koreografı Sait Hoca'ya (Sökmen) "Bunu Türkiye'de 'Anadolu Dansları' diye yapalım" dedim.. "Parayı düşünme.. Ben bulurum.."
Yapı Kredi'nin başında Burhan Karaçam vardı o zaman. Müthiş sanat destekçisi.. Ekibi de öyle.. "Yapı Kredi sponsor olur" diyordum..
Sait Hoca bandı izledi.. Bana baktı..
"Aklına bile getirme" dedi.. İçim kan ağlayarak, bir kenara koydum, hayallerimi.. Günlerden bir gün, Mustafa Erdoğan, Feriköy'ün oralarda bir depo gibi yere götürdü beni.. Niyesini söylemiyor..
Gittim.. Bir yığın genç.. Dansçıymış hepsi.. Playback müzik bile yok.. Sadece bir davulun temposu eşliğinde bir Anadolu Dansı oynadılar ki, Lord of the Dance halt etmiş.. "Bitti bu " dedim.. Ortada müzik bile yokken.. "Bitti bu iş!."
İş çünkü, inanmakla bitiyor. İnsanına inanmakla.. ve yürekle bitiyor.. Daha baştan pes etmeden, ilk adımı atmak için gereken yürekle..
Sonrası..
Sonrası efsane işte.. 15 yıl sonra, yani şu anda iki ekiple, dünyanın kim bilir nerelerinde Anadolu Ateşi..
Tüm bunları perşembe gecesi Haliç Kongre Merkezi'nde "Anadolu Dansları Breakdansla Buluşuyor" gecesinde hatırladım.. Bir şey daha hatırladım.. O 2001 aralık gecesinden bu yana, ilk defa bu kadar heyecanlandığımı..
Bir muhteşem gösteri daha izliyordum..
Mustafa Erdoğan, Anadolu kırsalını, en büyük kentlerin sahnelerine taşırken, Kadir Memiş adlı bir delikanlı da, sokaklara indiriyordu bu defa, müthiş bir başarıyla..

***
Break Dance diye duymuş, bir yerlerde, sinemada, televizyonda falan da olsa görmüşsünüzdür, hani kafalarının, sırtlarının üzerinde fırıldak gibi dönen gençleri.. İşte o dansın genel adı
"Break!." Break, yani Sokak Dansı.. Hemen her dansın müziğin kökeni gibi onun da çıkışı Afrika.. Amerika'daki hele o yılların (60- 70'li yıllar) itilmiş kakılmış fakir, evsiz, bakımsız zenci çocukları, sokaklarda hüner göstererek, 5-10 cent bahşiş peşindeler.. O bahşişi almak, gerçekten ama hüner gerektiriyor.. Öyle şeyler yapacaksın ki, insanlar durup bakacaklar ve bahşiş verecekler.
5 yaşında başlıyorlar, sokaklarda dans etmeye.. Hünerler öğrenmeye..
Afrika'dan getirdikleri folk danslarına, akrobasi, cambazlık ekliyorlar..
Break'in kökenini araştıran uzmanlar "Sokak dansları, kırsalın kente taşınmış halidir" diyorlar..
Ben Break dansını ilk 1984 yılında Olimpiyat için gittiğim Los Angeles'ta tanımıştım.. Nejat Kök'le, Santa Monica'da bir ev kiralamıştık. O kilometrelerce uzunluktaki Venice Beach'e yüz metre.. İlk pazar, o adını çok duyduğum plaja gittim ki, ana baba günü.. Kim ne hüneri varsa orada sahneliyor.. Amaç bahşiş değil.. Tüm televizyon kanallarının kameraları orda.. Her pazar akşamı "Venedik Plajında Bugün" diye programlar yayınlanıyor her kanalda ve en çarpıcı gösteriler sergileniyor..
Bu ne demek?. Los Angeles, Hollywood.. Bir yapımcı, bir yönetmen, onları görürse, beğenirse, seçerse.. Her gün ortalama 20 bin gencin bu hayalle indiği Los Angeles'ta, televizyona çıkmak ne demek?.
1984 yazının o pazar gününde Venice Beach Sokak Dansı, yani Break yapan yüzlerce gençle doluydu, her renkten, her cinsten.. Kaç saat kaldım orada hatırlamıyorum.. Ertesi, daha ertesi pazar da koşarak..
Tesadüfe bakar mısınız, Haliç'te izlediğimiz "Anadolu Dansları Break Dansla buluşuyor" projesinin mimarı Kadir Memiş de, tam 1984 yılında, daha 10 yaşındayken, ailecek Birecik'in bir köyünden göçüp geldikleri Berlin'in sokaklarında tanışmış..
O 10 yaşında olduğu için kollarını sıvamış dalmış Break'e.. Ben 44 olunca, o gün bugün seyirci kalırken.. "Yapan yapar" demiş ya Bernard Show.. "Yapamayan da eleştirmen olur.."
Kadir şöyle anlatıyor o günleri..
"10 yaşındayken köyden çıkıp kocaman betondan bir şehre taşındım.
İnsan hayatının ilk yıllarında aldığı altyapıyla karakterini belirliyor.
Benim de böyle bir alt yapım var. Mekan çok önemli.. Çıplak ayakla köy topraklarından çıkıp Berlin betonlarında durmaya, koşmaya, yürümeye başlamak kolay olmadı.
Köyden götürdüğüm bir tohum vardı içimde, onu Berlin'de o topraklara attım ve bir fidan açtı... Ben de bu ağacın meyvelerinin tadını almaya başladım."
Yaş olgunlaştıkça, düşünce de olgunlaşıyor.. Fark etmeye başlıyor ki, Anadolu'nun halk dansları figürlerinin pek çoğu Break figürleri ile örtüşüyor..
O zaman..
O zaman neden "Anadolu Break" olmasın?.
Nasıl olduğunu perşembe gecesi gördüm işte..
Zeybekler, Halaylar, Misketleri Horonlar aslında nasıl "Break" onu gördüm..
Nasıl harika bir koreografi yapmış Kadir, Anadolu ile Break'i özümler ortaya sadece bir dans sentezi değil, bir felsefe çıkarırken..
Hemen hepsi okullu 9 harika genç, Bora Günebakan, Mikdat Furkan Yılmaz, Mehtap Çınar, Ferhat Düz, Ozan Karabağ, Aydan Uysal, Salih Karagöz, Eftal Dirlik, Serdar Karaman nasıl birbirlerinden harika danslar yaptılar.. Solo, düet, koro olarak hep muhteşem, hep müthiş hünerliydiler.
Anadolu Dansları uzmanı Abdürrahim Dirlik, baş yardımcısı olmuş, Kadir'in.. Gene Berlin'de yaşayan Nevzat Akpınar, gösterinin dans felsefesine hem de nasıl cuk oturan harika bir müzik yazmış.. Müzikleri dansa dönüştüren beatlerin, ritmin altında da Da Poet imzası var. Özü Anadolu olan Da Poet, "Bütün dünya dünyamdır" diyen, diyebilenlerden.. Ah bunu yaşayan herkes düşünebilse..
Gösteri sırasında fona yansıyan görüntüler, Serin İnan ve Tolga Yıldız..
İki isim daha var.. 2014 yılında İstanbul Kültür Sanat Vakfı Film Festivali'ne katılmak üzere, Anadolu Break adlı bir belgesel çeken ve aslında fikir temeline adlarını yazan Taylan Mutaf ve Uluç Keçik!.. O belgeselde dansları Neguin ve Roxrite yapmışlar..
Hepsine teşekkür.. Hepsine alkış..
Tabii, bu projeye başından beri sahiplenen, sponsor olan Red Bull'a ayrı, şükran..
Onlara bir teklifim daha var..
"Red Bull Anadolu Break" bu yaz Venice Beach Sokakları'nda sergilenmeli..
***
Tabii bir de utancımı eklemem gerek, en sona..
Bu gösteri geçen yıl ekim ayında başlamış.. Benim gibi hem de bu işlere meraklı bir gazetecinin haberi, 2 yıl önce D.Marin Festivali'nde konuk gazetecileri ağırlayan yeğenim Zeynep'in yardımcısı Hande'nin (Sönmez) maili ile, tam altı ay sonra oldu.
Red Bull Anadolu Break, altı aydır, turne yapıyor.. Büyük kentlerde oynuyorlar. Medyam, koca medyam uyuyor..
Dünyada bu kadar kültür ve sanat duyarsızı, gençlerine bu kadar ilgisiz medya az bulunur..
Bu sezonun son gösterisi bu akşam, Ankara Congresium'da 20.30 da Ankaralılar.. Fırsatı olan kaçırmasın..

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA