Bu ülkede gazetecilik okulları yokken, ama "Gazetecilik" varken, bu mesleği seçenler, alaylı, yani çırak, kalfa, usta yöntemi ile yetişirlerdi. Çıraklık muhabirlikti tabii.. Özellikle de iki muhabirlik.. Spor ya da Polis Adliye..
Çünkü bunlar en popüler, en okunan konulardı. İşe buralardan başlamak, hızlı yükselmeye imkan tanırdı.
Bugün spor muhabirliği bitti.. Laf ola söylemiyorum.. Son bir yılda, bir, tek bir gazetede, gündem yaratan bir "Özel" spor haberi gösterin.. Bulamazsınız.. Ajanstan gelen haberi aynen alıp, bir de üstüne sıkılmadan imza koyuyorlar..
Polis Adliye tümden sıfır..
Bu ülke kadar bir polis adliye muhabirini zirveye taşıyacak olaylara sahip bir yer dünyada yok.. Peki haber?. Peki, insana bir polisiye roman okuduğunu zannettirecek haber hikayesi?. En son ne zaman, merakla bir polis adliye hikayesi okudunuz?.
Yahu, hadi gazetede özrün hazır.. "Yer yok.." Palavra.. Birinci sayfada anons 10 satır, kocaman başlık, kocaman resimlerle.. "Yazısı içerde". Merakla içeriyi açıyorsun gene ayni 10 satır.. Ayni yazıyı bir daha okutacak yerin var da, adam gibi yazıya mı yer yok?. Yazdın da koymadılar mı?.
Diyelim yok.. Sen bir polis adliye olayının peşine bir gazeteci olarak düş.. Resimlerini temin et, enfes bir polisiye haber hikayesi yaz, hafta sonu eklerini hazırlayan editörün önüne koy da, atlamasın bakalım, boynuna sarılıp!.
Yok!.. Salla başını, al maaşını.. Sonra çık hamburgercide şikayet et, "Üç otuz paraya çalışıyoruz" diye.. Üç otuz parayı verdiklerine şükredeceğine..
Dün bizim gazetede "Rüzgar Çetin'e 22.5 yıl hapis istendi" başlıklı birinci sayfa anonsunu görünce, beşinci sayfayı çevirdim..
Oradaki başlık daha başlamayan davada işi bitirmiş, bir de yorumlamış..
"Rüzgar'a ibretlik ceza!."
Sanırsınız ki, Rüzgar Çetin davası bitmiş. Yargıç 22.5 yıl hapis cezası vermiş..
Alakası yok.. 22.5 yıl, davayı açan savcının iddianamesinde istediği cezanın üst sınırı.. "com.tr" gazeteleri bol tıklanmak için palavra üst sınırı vermeyi severler.
Ama ana gazetede..
Kaç defa yazdım burada.. "Popülizmi bırakın arkadaşlar.. Palavra haberiniz okunsun diye yalan yanlış manşetler atmayın" dedim..
Haberi okudum. Savcı 3 yıldan 15 yıla kadar ceza istemiş. Yüzde 50 de arttırım talep etmiş.. Olmuş üst sınır 22.5 yıl..
Biraz Ceza Hukuku nosyonu olan (Ki polis adliye haberi yazan ve sayfaya koyanda olmalıdır) bilir ki, Savcının istediği ceza, aslında alt sınırdır. Üst sınırı haber diye yazmak, sadece popülizmdir ve sonunda toplumda yanlış algı uyandırır.
"Savcı 22.5 istemişti. Bütün gazeteler yazdı. Ama Yargıç 3 yıl verdi." Tabii, Rüzgar'ın babası Sinan Çetin olunca, artık salla gitsin, "Sinan işini bilir"den başlayarak, Adliyemizi kapkara ederek..
Şimdi bakın arkadaşlar.. Gazetelerin "com.tr" diye biten sanallarında "Tık" almak için her türlü rezilliği yapıyorsunuz, o "Tık" ne işe yarıyorsa, ama "Gazete"de buna hakkınız yok.. Orada popülizm yapamazsınız. Yaparsanız, "Gazete" saygınlığını yitirir.
İnanılmaz olur..
Bu hukuk dersini kaç kez yazdım bu köşede.. Ben yazmaktan bıkmam..
Bir daha yazıyorum.. İyi okuyun..
Modern Ceza Hukuku'nun temel ilkesi "Kanunsuz suç ve ceza olmaz"dır. Yani Ceza Yargıcı, kafasından yorum yapamaz, kendisini kanun koyucunun yerine koyamaz. Kanunda yazılı olmayan suçu yaratamaz. Kanunda olmayan cezayı da veremez. Biraz düşünürseniz, bunun İnsan Hakları ve Demokrasi'nin temeli olduğunu anlarsınız. Cezada keyfilik yoktur!. Düşünün olsaydı, sokakta rahat yürüyebilir miydiniz?.
Modern Ceza Hukuku'nda cezanın ilk gerekçesi, "Önleyici" olmaktır. Öyle bir ceza verirsin ki, başkaları ayni suçu işlemeye çekinirler. Kanun koyucu bunu düşünür. İkinci gerekçe, suçu işleyene bedelini ödetmektir.
..Ve de "Ceza Gerekçeleri" arasında "İntikam" yoktur. Suça maruz kalanın intikam duyguları tatmin olsun diye ceza ihdas etmez, kanun koyucu.. Kısasa kısas, modern hukukta olmaz..
Bu bir..
İkincisi..
Kanunda yazılı cezanın alt sınırı, savcının da istediği asıl cezadır. Yargıç bu cezanın altına inemez. Ama üstüne de keyfi çıkamaz. Bu alt sınırı, bir gün bile aşsa, o fazla bir gün için yasal bir gerekçe göstermek zorundadır. Aşarken de, keyfi olamaz. Üst sınır, verebileceği en yüksek cezayı gösterir.
Dün bütün gazetelere baktım.. Bir tane, tek bir tane hani o "5 N, bir K" ilkesine uyan haber görmedim..
Savcı hangi maddeyle 3 yıldan 15 yıla istemiş, hangi madde ile yüzde 50 arttırım talep etmiş?. Yok.. Kahrolası Ajans yazmamış ki..
Peki bizahmet, savcının bu iddianamesi karşısında Rüzgar Çetin'in avukatını aramak ve onun görüşlerini almak, hem de bu cep telefonu devrinde, kimsenin aklına gelmemiş mi?. Onu da boş ver.. Kim uğraşacak?.
Yahu bu kadar popüler bir olay.. Genişletilmez mi?. Bu ülkede ünlü onlarca ceza hukukçusu var. Mesela Turgut Kazan'ı arasan ve "Nedir bu savcının iddianamesi?. Sizce sonuç ne olur" desen, ajansın, yarım yamalak, eksik, hepsinde ayni kalemden çıkmış haberi biraz zenginleşmez mi?. Senin gazeten "Fark" yaratmaz mı?.
Okuyana "Yahu falanca gazetede okudum.. Rüzgar Çetin davasında meğer.." dedirtecek bir "Farklı Unsur" eklemek, o kadar mı zor?.
Haberin yayınlandığı bizim sayfanın editörü Sema Engez "Özel istihbarat" notu koymuş, haberin göbeğine.. "İstihbarat, haber alma" demek.. O üstelik çok yanlış başlıkla sayfanın tepesine koyduğun haberin tümünü geçtim, hangi kelimesi "Özel" Sevgili Sema?.
Ve de bu ülkenin bütün büyük, önemli gazetelerin bu haberi yayınlayan editörleri..
Yayınladığınız haberde, ajansta gelenin dışında, tek özel unsur var mı, sizin muhabirleriniz tarafından çıkarılıp, ajans haberine eklenen?.
Varsa kafama dank diye vurmaktan çekinmeyin.. Sütunlarım size açık!.