Günlerdir Türkiye, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alman Focus dergisine verdiği "Türkiye'de can ve mal güvenliği yok" açıklamasını tartışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Başbakan Yıldırım'a Turizm Bakanı'ndan Adalet Bakanı'na, bu açıklamaya tepki vermeyen kalmadı.
Sadece siyasiler değil, medyada ve sokakta da bu konu çok tartışıldı.
Birçok köşe yazarı konuyu köşesine taşıdı ve açıklamayı eleştirdi.
Bu eleştirilerin yüksek düzeyde sürmesinin önemli bir nedeni de Kılıçdaroğlu'nun bunu tam turizm mevsiminde yapmasıydı.
Bu, ülkeyi sabote etmek, açık açık ülke ekonomisine darbe vurmaktı. Büyük olasılıkla daha öncekiler gibi ekonomi zarar görürse iktidar gider mantığıyla yapıldı. Tabii bunu yapanın ana muhalefet partisi CHP'nin genel başkanı olması ve AB başkentlerinde Türkiye'ye yönelik bilinçli bir kuşatmanın sürdüğü zamanda yapması, ister istemez tepkilerin sert olmasına yol açtı.
Fakat burada ilginç olan, söz konusu açıklamaya ülkenin cumhurbaşkanından bakanına, yazarından sokaktaki insanına herkes tepki verirken işin asıl muhatapları yani turizmcilerin susmasıydı. İnterneti taradım, birkaç bölgesel turizm örgütü dışında etkili bir demece rastlamadım.
Örneğin Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İşler durumun farkındaydı ve şöyle diyordu: "Kılıçdaroğlu bu ülkeye döviz getiren turizm sektörünün önünü tıkayan açıklamalar yaptı. Söylediği bu laflarla Türk turizmcisine balta vuruyor.
Ekmeğimize el uzatıyor." Benzer bir tepkiyi Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Erkan Yağcı da veriyordu: "Her şehrimiz en az Berlin, Paris ve Londra kadar güvenlidir. Güvenlikle ilgili algı operasyonları turizme zarar veriyor." Bölgesel turizm temsilcilerine göre CHP lideri Kılıçdaroğlu, açık açık AB ülkelerinde yürütülen onca negatif yaklaşıma rağmen Türkiye'ye gelmek isteyen insanları tereddüde düşürerek, hem ülkeye büyük kötülük yapmış hem de turizme büyük zarar vermişti.
Peki, sektörün küçükleri bunu söylerken büyükleri neredeydi? Neden susuyorlardı?
Neredeydi turizm sektörünün o devasa sivil toplum örgütleri? İşin elbette siyasi boyutu vardı ama sorun sadece siyasileri ilgilendirmiyordu.
Söz konusu olan turizmi, ekonomiyi ve ülkenin itibarını etkileyen bir algı operasyonuydu.
Doğrusu şimdi merak ediyorum, TÜROB Başkanı Timur Bayındır, TÜROFED Başkanı Ahmet Ayık ve TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy bu konuda neden sustunuz?
Bu durum sizi hiç mi ilgilendirmiyor?
Aslında size de belki Kılıçdaroğlu'na da en iyi cevabı Hollandalı bir futbolcu verdi.
Biliyorum yazıldı ama bir kez daha altını çizmek istiyorum. İngiliz gazeteci Türkiye'de futbol oynayan Hollandalı yıldız Wesley Sneijder'e soruyor:
"Türkiye'de kendini güvende hissediyor muydun?" Cevabı ders niteliğinde: "Türkiye'de kendimi hep güvende hissettim.
Galatasaray ve İstanbul hayatımın bir parçası ve bu deneyimi asla unutmayacağım..."
Ne yazık ki Kılıçdaroğlu'nun bu cevaptan bir ders çıkarma ihtimali yok çünkü o bunu hep yaptı ve yapıyor.
Peki, siz ne yapıyorsunuz turizmin büyükleri? Bugün değilse ne zaman konuşacaksınız?