FETÖ üzerine bugüne kadar yazılanların hiçbiri gerçeği tam olarak anlatmaya yetmiyor. Onca belge bilgi ortaya çıkmasına rağmen, hâlâ farklı tanımlar yapanlar var. Belki yıllar sonra gerçek fotoğrafı tam olarak görebileceğiz.
Örgütün ortaya çıkışına ilişkin bile çok farklı yaklaşımlar var. Bu yapı 1960'ların başından itibaren bir proje olarak planlandı...
Yapımcıları dış güçler olsa da asıl güçlerini devlet içinden aldılar.
Devlet içinde böylesi güçlü bir destek olduğu için, hükümetler değişse de asıl bürokratik iktidar değişmediği için her dönem devletin kılcal damarlarına sızmada hiç sıkıntı yaşamadılar.
Yıllar içinde kademe kademe polisi, askeri, yargıyı ve bürokrasinin kilit noktalarını ele geçirdiler. Ama sadece devlete değil, hayatın içine de sızdılar. Hayatın her alanında örgütlendiler, iş dünyasından medyaya, kitap yayıncılığından sinema sektörüne her yerde vardılar.
Asıl hedef, yeri geldiğinde devreye sokulacak paralel bir devlet örgütlenmesi oluşturmaktı. Bu yapı ve ipleri ellerinde tutanlar, siyasi aktörlere, partilere konjonktür gereği kullanılan aparat olarak baktı.
Klasik bir terör örgütü değil bu... Hâlâ bazıları "Bu kadar da değil" veya "Her taşın altından FETÖ çıkartılıyor" dese de gerçek şu ki, bu yapı hiçbir örgüte benzemiyor ve her taşın altından çıkıyor.
İşte o taşlardan biri de yeraltı dünyası...
Sahi, böylesine devlete paralel bir organizasyonun yeraltı dünyasıyla yani mafyayla bir ilişkisinin olmaması mümkün mü?
Devlet, aslında yasadışılığı önlemek için var. Ancak bazı devletler ya da devlet içindeki güçler, kimi zaman iş dünyasını, kimi zaman siyaseti dizayn etmek, baskı altına almak için yasadışı mafyatik örgütleri de kullanır veya onlarla işbirliği yapar.
Hatta yeni mafya babaları bizzat o devlet eliyle piyasaya sürülür.
Türkiye bunu 12 Eylül darbesinden sonra acı biçimde yaşadı. Devletin içindeki bir yapı, "kirli işleri bizim çocuklar yaparsa denetimimizde olur" mantığıyla yeni yeni mafya babaları üretti.
O yıllarda "ruhsatlı mafya babaları" diye bunlarla ilgili çok sayıda haber yaptım.
Aynı isimleri, daha sonra Susurluk Skandalı patladığında, kimini faili meçhul cinayetlerde, kimini kumar dünyasındaki kirli hesaplaşmalarda gördük.
Bugün karşımıza Paralel Devlet Yapılanması (PDY) veya Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak çıkan yapının da farklı hareket etmediği çok açık. İstihbarat, organize suçlar ve narkotik polisi elinde olan bu yapının, uyuşturucu, silah, kumar ve insan kaçakçılığı dahil bütün yasadışı dünyayı kapsama alanına almaması mümkün mü?
Bu kirli yapının, orduya kurduğu kumpaslarla, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili onlarca bilgi ve belge ortaya çıktı ama henüz yeraltı dünyasıyla ilişkisine dair bir dosya açılmadı. Açıldığında nasıl kirli bir dünyayla karşı karşıya geleceğimiz çok daha iyi anlaşılacak. O yapının dindar yüzünün sadece bir kamuflaj olduğu görülecek.
FETÖ'nün etkin olduğu dönemde organize, narkotik ve mali şube müdürlüklerinde görev yapanların, uyuşturucudan kumara, yeraltı dünyasının önde gelen isimlerine nasıl "koruma ve kollama" yaptıkları, o mafya babalarının da "himmete" nasıl katkı verdikleri görülecek.
Hangi ülkeye bakarsanız bakın, o ülkenin yeraltı dünyasıyla FETÖ'nün mutlaka ilişkisi var. Bu kirli yapının gerçek yüzünün anlaşılmasında uyuşturucu, silah ve kumar mafyasıyla ilişkisi de mutlaka ortaya çıkartılmalı.