Osmanlı'yla bağımızı yeniden kurmaya çalıştığımız bu günleri kimileri farklı yorumlasa da aslında olması gereken yapılıyor. Tarihimizle buluşuyoruz. Bir yanlış düzeltiliyor.
Osmanlıcanın seçmeli ders olarak konulması da, tarihe sık sık atıf yapılması da bunun sonucu. Dünyaya 600 yıl hükmeden bir imparatorluğun vârisi olmamıza rağmen, ne yazık ki, o imparatorluğun bu coğrafyada oluşturduğu siyasi- sosyal sentezi de kültürel değerleri de bilmiyoruz.
Neo- Osmanlıcılık üzerinden bu çaba itibarsızlaştırılmaya çalışılsa da artık etkili değil. O derin tarihin sayfaları yeniden çevriliyor. Çevirdikçe de görmezden geldiğimiz müthiş değerlerle yüzleşiyoruz. Onlardan biri de "16. Yüzyıl Dâhisi Matrakçı Nasuh..."
Gerçekten çağının dâhisi bir bilim insanı. Adı daha çok eskrime benzeyen dövüş oyunu "Matrak"la bilinse de onu dâhi yapan diğer özellikleri... Tarihçi, sporcu, matematikçi, ressam, hattat ve minyatür sanatçısı...
Bu dâhi sanatçıyı az da olsa tanımak için, Cumhurbaşkanlığı'nın öncülüğünde, İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği'nin (İKASD) hazırladığı, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun ev sahipliğini yaptığı, Sabah grubunun da sponsor olduğu "16. Yüzyıl Dâhisi Matrakçı Nasuh" sergisi önemli bir fırsat sunuyor.
Son gün 30 Ocak... Çok az kaldı, mutlaka bir yolunu bulup, Dolmabahçe'nin Beşiktaş tarafındaki başbakanlık binasının yanında açılan bu sergiyi gezin. Geçtiğimiz pazar o sergiyi gezdim. Hat, minyatür ve bir adet de tuvale aktarılan tablo var. Bunlar 12 kadın sanatçının çini panolara aktardığı 41 eserle anlatılıyor.
Daha çok da Matrakçı Nasuh'un şehirleri anlatılıyor. Başta şehri İstanbul var. Ama Bağdat'tan Tebriz'e, Halep'ten Diyarbakır'a, Belgrad'dan Fransa'nın şehirlerine kadar 400 yıl önceki şehirleri Matrakçı Nasuh'un gözüyle izliyorsunuz.
Projenin küratörlüğünü Beste Gürsu, tarih danışmanlığını ise Mimar Sinan Genim yapıyor, Genim, Matrakçı Nasuh'un özellikle İstanbul minyatürlerine dikkat çekerek şöyle diyor: "O tarihte İstanbul'u yüzde 83 oranında doğru çizmek ancak bir dâhinin işi olabilir."
Mimar Genim, tarihle ilişkimizin sağlıksızlığına da çok çarpıcı bir örnek veriyor: "Devlet ve bilim katında meşveret geleneğimiz vardı. Her şeyin konuşulabildiği bir gelenekti bu. Biz, Batı'yı taklit ederek bunu münazaraya çevirdik. Şimdi her soruna münazara mantığı içinde bakıp, işin içinden çıkamıyoruz."
Matrakçı Nasuh sergisi sadece bir sergi değil, yeni ufuklar açan bir kültür sanat olayı, mutlaka görün derim.