İki yıla yaklaşan çözüm sürecinde Kobani gerekçesiyle yaşanan 6-7 Ekim kırılması bir dönüm noktası oldu. PKK çevresi sokakları yakıp yıkma gücünün olduğunu gösterdi ama şu gerçeği de gördü: Kürt toplumu artık şiddet istemiyor. Siyasetin önünü açan çözüm sürecinin kalıcı olmasını istiyor. Bu yüzden İmralı görüşmeleri hızlı başladı ve çeşitlendi.
Son görüşmeye Hatip Dicle'nin, sonraki görüşmelere de Leyla Zana gibi "makul" siyasetçilerin katılacak olması, PKK-HDP hattındaki değişimi ve yeni yaklaşımı ifade ediyor. Buna ihtiyaç var çünkü Türkiye'ye ve Kürt siyasetine kurulan tuzakları gören ve sürece farklı bakan siyasetçilerle aşılamayacak bir sorun yok. Öcalan'la son görüşme bu açıdan umut verici.
HDP çevresinden yapılan açıklamaların ayrıntıları henüz ortaya çıkmış değil ama denilen şu: 4-5 ay sonra yani önümüzdeki Newroz'da bambaşka bir bahara hazırlanacağız. Bu baharın bir daha sonbahara dönmemesi için hem hükümetin hem de PKK'nin atması gereken adımlar var.
Hükümet ısrarla iki nokta üzerinde duruyor: Kamu düzenini sarsacak eylemlerin durması ve Türkiye'ye karşı "savaş" siyasetine son verilmesi. Bir yetkili şöyle diyor: "Örgüt neredeyse bölgede etnik temizlik denebilecek bir uygulama içinde. Aynı şekilde sermaye de göçe zorlanıyor. Bu siyaset dili ve yöntemi değişirse çözülemeyecek sorun yok."
PKK-HDP hattının taleplerine gelince... Anadille eğitim, yerel yönetimler özerklik şartı gibi siyasetin ortaklaşa çözmesi gereken temel sorunları bir yana bırakırsak, asıl beklenen şey Öcalan'ın PKK ile ilişkisinin güçlendirilmesi, hasta mahkûmlar meselesi ve geri dönüşler için yasal güvence verilmesi...
Konuştuğum yetkili şöyle devam ediyor: "HDP'li arkadaşlar 58 hasta mahkûmdan söz ediyor, bildiğim kadarıyla sayı 40 civarında, bu halledilebilir bir mesele... Her şey konuşuluyor ve daha da konuşulacak. Ama önemli olan kamu düzeni ve örgütün Türkiye'yi düşman görme yaklaşımının değişmesi..."
Kısaca hükümet, PKK'den, marta kadar Türkiye'den silahlı güçlerini çekip, Türkiye'yi düşman görmediğini açıklamasını, PKK ise hükümetten Öcalan'ın PKK ile rahat ilişki kurması için önündeki engelleri kaldırmasını, yasalardaki terör tanımını değiştirmesini ve geri dönüşlere yasal güvence verilmesini bekliyor.
İki taraf için de zor şeyler değil bunlar. Karşılıklı adımların atılmasıyla PKK'nin önümüzdeki yılın ilk aylarında kongre yaparak, bunları karara bağlayacağı hatta 1999'daki gibi adını bile değiştirebileceği söyleniyor.
Artık bu adımların cesaretle atılması gerekiyor, sonrası "siyaset"in işi.