IŞİD'in bir proje olduğu yavaş yavaş daha iyi anlaşılıyor. Ama hâlâ anlamak istemeyenler var. Bu konuda özellikle PKK-HDP hattının yönetici aklı ve o aklın etkin olduğu medya inanılmaz bir tavır sergiliyor. Her şeyin hızla değiştiği bir dönemde onlar hiçbir şey değişmemiş gibi eski bildiklerini okumaya devam ediyor.
Oysa sadece son birkaç gün içinde bile çok şey değişti. Şu manzaraya bakın: PKK-PYD hattının itirazına, İran'ın "vekaleten" yürüttüğü hamlelere hatta ABD'nin Özgür Suriye Ordusu'na sıcak bakmamasına rağmen Türkiye'nin istedikleri hayata geçti.
Peşmergeyle ÖSO'yu Kobani'ye ulaştıracak koridor açıldı, Peşmerge- PYD ve ÖSO bir araya geldi. Bu, bölgede uzun sürmesi hesaplanan etnik ve mezhepsel savaşların da önünü kesecek tarihi bir buluşma. İleride bunun ne anlama geldiği daha iyi görülecek.
Bu gerçeğe rağmen, PKK çevresinin hâlâ "Türkiye IŞİD'i destekliyor" tezine sarılması ve Türkiye'ye yönelik çatışmacı bir tavır sürdürmesi siyasi körlük veya bilinçli bir tercihle açıklanabilir. Son gelişmelere de bu ikili bakış bir yansıması.
Peşmerge'nin Habur Sınır Kapısı'ndan geçişindeki kalabalık kutlamalara bakın. Karşılamanın ön saflarında HDP-BDP temsilcileri dikkat çekiyor. Bir de anti emperyalist HDP'lilerin "Biji Obama" sloganı. Bir zamanlar KDP'ye neler demişlerdi.
Ama ilginçtir Peşmerge'nin geçişini ve PYD ile ÖSO'nun bir araya gelişini ne PKK yönetimi görüyor ne de medyası. O medyada bu süreçle ilgili tek bir satır bile yok.
Tıpkı yaklaşık bir ay önce Öcalan'ın IŞİD açıklamasında olduğu gibi. Öcalan, IŞİD'i bakın nasıl değerlendiriyor: "Zaten bu IŞİD saldırıları İsrail'le bağlantılıdır. Orada o topraklarda bir İsrail yaratılmak isteniyor. Kimse İsrail politikalarına karşı direnemiyor. Ecevit, biraz buna karşı direnmek istedi ama onu felç ettiler. IŞİD bir İsrail projesidir, AKP de buna karşı direnemez. Tehdit ettiler, Hükümet'i düşüreceklerdi neredeyse."
Anlayacağınız, ne Peşmerge'nin geçişi, ne ÖSO'nun desteği ne de Öcalan'ın açıklaması Kürt siyasi aktörlerinin umurunda. Başka bir dünyada yaşıyor gibiler. Onların tek derdi var: AK Parti iktidarı.
Hâlâ IŞİD'e karşı koridor açılmamış gibi HDK Eşbaşkanı Sebahat Tuncel şunu diyebiliyor: "Kürtler sınırda nöbet tutarken, AKP hükümeti IŞİD'e destek veriyor."
Bilinçli bir algı operasyonu bu. Aysel Tuğluk ise bu operasyonu bir "teorisyen" havasıyla yapıyor: "IŞİD, yıllara dayanan ilişkiler sonucu Davutoğlu/ Erdoğan çizgisi tarafından Ortadoğu'da 'oyun kurucu ülke olmak' stratejisinin bir gereği olarak sahaya sürüldü."
Bir yanda Öcalan'ın söyledikleri, bir yanda bu derin analizler. Kürt siyasi hareketi görünenden çok daha derin bir sancı içinde. Ya kendisi değişecek ya da "eski Türkiye" gibi tasfiye olacak. Çünkü bu hareketin, Türkiye yazarı Ceren Kenar'ın dediği gibi çok temel bir problemi var:
"Kürt hareketi yönetmek değil, 'direnmek' konusunda ısrarcı olduğu sürece düşman oluşturmaya muhtaç... Düşman bir gün TC bir gün Hüda-Par olur ancak düşmana karşı mücadele sabit kalır."
Bu haliyle ne kadar da toplumu düşmanlaştıran "Eski devlet"e benziyor.