Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Aselsan ve Havelsan’ın itirazı

Sabah muhabiri Ceyda Karaarslan'ın 14 Ocak'ta yayımlanan haberi 'Tersine Beyin Göçü' Dediler Düpedüz İhanet Çıktı başlığını taşıyordu. Karaarslan haberinde 'FETÖ'cü isimleri istihdam eden North American ve Virginia International gibi üniversitelerin, ayrıca örgüte bağlı pek çok kolej ve dil okulunun yıllarca örgüt militanı yetiştirip 'parlak çocuk' diye pazarlayarak Türkiye'deki kurumlarda istihdam edilmesini sağladığını' anlatıyordu.
Haberde şöyle bir cümle vardı: "Bu okullardan çıkan beyinleri yıkanmış gençler tersine beyin göçü kisvesiyle 'parlak çocuk' olarak lanse edilerek başta Aselsan ve Havelsan olmak üzere kritik kurumlara yerleştirildi."
Haberin yayımlanmasının üzerinden 10 günden fazla zaman geçmişken gerek Aselsan, gerekse Havelsan yetkilileri Okur Temsilcisi ile irtibat kurarak bu cümleye itiraz ettiler. Haber yayımlandığından beri İnsan Kaynakları departmanının araştırma yaptığını, araştırma neticesinde sözü edilen iki üniversiteden mezun ya da bu üniversitelerle bir şekilde ilişiği olmuş herhangi bir çalışan tespit edilmediğini belirttiler. FETÖ ile alakalı herhangi bir konuda şirketlerinin zan altında kalmasını istemediklerini ifade ettiler.

***
Bu iki kurumdan gelen tepkileri muhabirimize aktardım ve yanıtını sordum. Aşağıdaki açıklamayı yaptı:
"Burada vurgulamak istediğimiz iki ana konu vardı. Birincisi, FETÖ'nün ABD'deki üniversiteleri aracılığıyla birçok öğrenciyi "Bunlar yurtdışı eğitimi almış, parlak beyinler" algısı yaratarak Türkiye'deki önemli kurum ve kuruluşlara yerleştirmiş olması. İkincisi, Türkiye'de hakkında tutuklama kararı olan birçok firari ismin bu üniversitelerde istihdam edilmesi
Öte yandan, haberde bu üniversite ya da okullardan mezun olan isimlerin 'halen' söz konusu firmalarda çalıştığına yönelik bir ifade yok, kast edilen de bu değil zaten.
Ancak, yıllarca sadece Türkiye'de değil, dünyanın dört bir yanında eğitim ağıyla milyonlarca gencin beynini yıkayan ve kendine militan yetiştiren bir örgütün Türkiye'nin en kritik kurum ve kuruluşlarına kendi elemanlarını sızdırdığı artık zaten deşifre oldu
Türkiye Cumhuriyeti'nin en güvenli kurumlarında bile yıllarca görev yapan örgüt üyelerinin en kritik milli projeleri üreten, dünya markası haline gelmiş Türk şirketlerinde hiç çalışmamış olması mümkün değil. Kaldı ki buralarda çalışan personelle ilgili de birçok soruşturma başlatıldı.
Haberdeki "Bu üniversitelerden mezun olanlar Aselsan ve Havelsan başta olmak üzere birçok kritik kuruma yerleştirildi" ifadesi söz konusu şirketleri zan altında bırakacak bir niyetle yazılmadı. FETÖ'nün ABD'deki okulları yalnızca haberde adı geçen iki üniversiteyle de sınırlı değil biliyorsunuz, onlarca eğitim kurumu var... Haberde de "mezun olanlar"dan kastımız sadece bu iki üniversite değil, yurtdışındaki onlarca okul mezunudur."
***
Haberin bütününe baktığımızda muhabirimizin haklı olduğu hususları tespit etmek mümkün. Sözü edilen üniversiteler FETÖ'cülüğü ile maruf isimleri istihdam ediyorlar. FETÖ sadece bu üniversitelerde değil, ABD'deki başka bazı üniversitelerde de etkili. Tersine beyin göçü manivelasının kullanılarak Türkiye'deki kurumlara eleman yerleştirildiğine dair de pek çok vaka ve örnek mevcut.
Fakat muhabirimizin meramını en doğru biçimde ifade ettiğini söyleyemeyiz. Aselsan ve Havelsan'ın itiraz ettiği cümleyi kendisinden önce gelen cümlelerle ve haberin spotu ile birlikte değerlendirdiğimizde yanlış anlaşılmaya müsait bir anlatım söz konusu. Spesifik bir gönderme var. Sanki bu iki üniversiteden mezun olanlar bu iki kuruma yerleştirilmiş gibi bir anlam çıkıyor ve şirket yetkilileri "Kurumlarımızda bu okullardan mezun olmuş çalışan yok" diyorlar. Hatta daha da ileri giderek "Geçmişte de olmadı" diyorlar. Bu haliyle metin bir düzeltmeyi hak ediyor.
Elbette bu cümlenin hatalı olması geçmişte ve hali hazırda bu kurumlarda FETÖ üyesi hiç kimsenin çalışmadığı ya da bulunmadığı anlamına gelmiyor. Tam tersi de geçerli. Kesin bir kanaate sahip olmak için FETÖ soruşturmalarının neticelenmesini bekleyeceğiz.
***
Haberle ilgili iki hususu daha açıklığa kavuşturmakta yarar görüyorum.
Birincisi, haber kaynağının mahremiyeti. Muhabirimiz haber kaynaklarıyla ilgili bilgileri benimle paylaştı ve gerek kaynağın güvenliği, gerekse bilgi akışının sürmesi gibi kriterler bakımından muhabirimizin kaynaklarını gizlemeyi tercih etmesini anlaşılır buluyorum.
İkincisi, cevap hakkına saygı meselesi. Muhabirimiz haberinde adı geçen bu kurumların yöneticilerini ya da ilgili birimlerini arayarak kendisine gelen bilgilerin sağlamasını yapma yoluna gidebilirdi. Kimi durumlarda bu ilkenin uygulanmasının kendine has zorluklar içerdiğinin farkındayım. Bu hakkın kullandırılması her koşulda teyit ve tasdik mekanizmasınının en sağlıklı biçimde işlemesini ya da muhabirin araştırmasını derinleştirmesini sağlamaz ama yine de denemek, vazgeçmemek gerekir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA