Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünya devlerine yaptığı "gelin birlikte kazanalım" çağrısı, Türkiye'nin bölgedeki güvenli liman olmakla kalmayıp, tedarik, transfer ve tüketim alanında yakaladığı fırsatın altını çiziyor. İbni Haldun'un "coğrafya kaderdir" dediği noktada ülkemizin artan jeopolitik önemi de zaten kuzeyden güneye, doğudan batıya dünyanın tam ortasında "kural koyucu" vasfını tanımlıyor.
Enerji evreninin anahtar ülkesi özelliğimize dair kullanılsa da tedarik, transfer ve tüketim kavramları, Erdoğan'ın dünya devi 350 CEO'ya yaptığı çağrıda daha derin iş birlikteliklerini ifade ediyor.
TEDARİK: Zira Türkiye, geliştirdiği yeteneklerle pek çok alanda değer zincirlerinin optimalinde bulunuyor. 3 tarafı deniz ve 4 tarafı sorunla çevrili coğrafyamızın tehditlerinden daha fazla fırsat içermesi, tedarik zincirlerinin bu "vazgeçilmez halkası" özelliğini yansıtıyor.
TRANSFER: Zira Türkiye, daha pek çok alanda coğrafi konumunun potansiyellerine erişmiş değil. Havayolu taşımacılığında THY'nin "dünyanın en fazla yerine uçan şirket" olması, tesadüf değil. Transfer kabiliyetimiz ile lojistik, fuar ve kongre turizmi, iletişim gibi alanlarda kendi başarılı sektörlerini yeşertmesi söz konusu...
TÜKETİM: Zira Türkiye, mültecileri dahil 83 milyonu bulan genç, dinamik nüfusu ile devasa bir pazar durumunda. Perakendecilik sektörünün çift haneli büyüme rakamları, inşaattan elektroniğe dek pek çok sektörün iştahını kabartmakla kalmıyor, doymamış pazarların giriş kapısı mahiyetini barındırıyor.
NETİCE: Türkiye, Batı ile Pasifik Havzası arasında gerek Kuşak&Yol Projesi, gerek enerjiden gıdaya, otomotivden tekstile dek pek çok alandaki derinliği ile bölgesinin açık ara güvenli limanı olmakla kalmayıp, yeni zenginlik adası durumundadır ve buna yabancılar kadar bizimkilerin inanması gerekir.