Londra yolundayım. Terör yüzünden her geçen gün daha da paranoyak tedbirlere tanık oluyoruz. Son olarak ABD ve İngiltere uçuşlarında kabine laptop ve tablet sokma yasağına muhatap olduk. Yetmiyormuş gibi kontrol noktası sayısı artıyor, sorgular derinleşiyor.
Bu gidişle koltuklarda mayo ile oturabilecek, gözlük, yüzük takamayacak, güvenlik kapısı yerine emar cihazlarından geçeceğiz. Neticede güvenlik yüzünden özgürlük alanlarımızın daraldığı bir çağdayız ve havayolu seyahatleri bir tür ıstırap deneyimi haline geliyor.
Buraya kadar saydıklarımı kabul etmemekle birlikte anlayabilirim. Anlamadığım, bizler güvenlik kontrolünü eziyet haline getirmez iken ABD ve İngiltere gibi ülkelerin bu işi bir tür aşağılama rutini haline getirmeleridir. Elektronik cihazları topladıkları yetmiyormuş gibi, güç kablosuna el koyma, yedek bataryaları çöpe atma edepsizliğine başladılar.
Sistematik aşağılamayı daha vize başvurusunda uygulayan İngilizler, ülkelerine seyahatte biz Türklere böylesi insanlık dışı ve onur kırıcı muamele cüretini nereden buluyorlar? Yazımın başlığındaki soruya dönüyorum: Türklerin onuru İngiliz'den az mı?
Asla değil ve bu edepsizliklerine karşılık vermek zorundayız. Mütekabiliyet ilkeleri gereği, vize ve seyahatlerde bize uyguladıklarını, biz de ayniyle onlara uygulayalım. Yerimiz mi dar, yenimiz mi dar? Yoksa bu edepsizlerden korkuyor muyuz?
Varsın üç beş bin daha az İngiliz turist geliversin ülkeme... Benim işadamıma vize eziyeti, seyahat engeli çıkarırken ben de ayniyle karşılık vereyim de daha az İngiliz işadamı giriş yapsın Türkiye'ye... Biz de Londra'dan İstanbul'a uçuşlarda onların laptoplarına, tabletlerine el koyalım, yedek bataryalarını çöpe atalım.
Büyük ulus olmanın gereği bu değil midir? Edepsizliğe muhatap olup karşılık vermeyince milli onurumuz ayaklar altına alınmış olmuyor mu? Dışışleri'nin ilgi alanı dışında mı bize yapılan bu muameleler? Unutmayın; güvenlik için, ticaret için, turist için, ihracat için onurundan ve özgürlüğünden vazgeçenler; gün gelir tümünden mahrum kalırlar.