Artık tarlada ziyan olan ürün dönemi kapandı, ürünler lisanslı depolarda korunacak... Bu sözler Başbakan Binali Yıldırım'a ait. 2023'te 150 milyar $ tarım geliri ve 40 milyar $ ihracat hedefimiz varsa, bu adımları atmak zorundayız zaten.
Türkiye tarım kartını henüz kullanmadı dedim dünkü yazımda...
İyi haber olarak, artık bu imkânı kullanma yönünde yükselen bilinçten bahsettim. Başbakan'ın açıklamaları, tarımda yeni döneme başladığımızın resmi haberi adeta...
Yıllarca darı ambarı üzerinde oturup açlıktan ölen tavuklar gibi söylendik durduk.
Her tarım haberinde temel vurgu, taban fiyatı, gübre veya ucuz mazottan derin olamadı ne yazık ki. Oysa kaynak değil idrak sorunumuz vardı ve şükür ki şimdi bu sorunu giderme yolundayız.
Fındık üzerinden bir misal vereyim. Allah fındık bitkisini bu coğrafyaya bahşetti ve dünya üretiminin üçte ikisi bizde olmasına rağmen fiyatını Avrupa belirliyor. Neden? Giresun ve Ordu kent aklı, depoculuğu ve borsa altyapısını yıllardır akıl edemedi de ondan.
Ordu, gelip geçene hız tabelası ile pusu kurup sürücüleri haraca bağlamak yerine, fındık üzerine eko sistem kurabilir, Giresun'la işbirliğine gidip katma değeri yüksek ihracat rekorları kırabilirdi.
En bol zamanında yılda 2,5 milyar $ kazanabildiğimiz fındıktan çok az bölümünü bizden satın alıp işleyerek dünyaya satan ünlü çikolata firmasının yıllık geliri 13 milyar euro...
Diğer ürünler? Kayısı, pamuk, narenciye, sebze, tohumlu bitkiler ve diğerleri... 26 ziraat fakültesi olup her yıl 5 bin mezun vermesine rağmen zirai bilgi birikimimiz neden böylesine kıt? Gıda ithalatına utanmıyor muyuz? Kendi hazinesinin dilencisi olmayı terk etme zamanı geldi de geçiyor bile...